Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Aralık 2007 Çarşamba

bu günden

Yağmurlu bir sabaha uyandık. Uy ne şairane bir girişti değil mi. Zati dün de öyle uyanmıştık , aslında da geceden başlamıştı yağmur. Cama vuran , yağmur damlalarının sesine uyandım. Sonra gece yarısı okuma lambalarım geldi aklıma. Hani şu kitaba takılanlar. Kimseyi rahatsız etmeden okuyabilirsiniz kitabınızı. Evde onlarca var. Ama hepsini malesef Gamze halletmiş. Şimdi biri bozulur ya. Diğerinden parça çıkarır ona takar. Öyle öyle zincirleme hepsini bozmuş anlayacağınız.
Bu okuma lambaları , henüz daha Türkiye de bilinmezken, kocamın ikinci dereceden kuzeni Elifin şirketi bunları yurt dışından getirtmiş. -Aklıma hemen sen geldin - dedi. Kapmış üç tane getirmişti bana. Sonra her köşe başında üç tanesi bi paraya satılanları çıktı. Ama çok kullanışlı bir şey. Bu Elif , benim ruh ikizim gibidir. Bir gece toplanmışız, ortam da geyik muhabbetine dönmüş. Biri dedi ki size bir oyun yapıcam. Herkes en sevdiği iki hayvanı bir kağıda yazssın.Sevdiğin hayvanı , sevme nedenini söylüyorsun. O da karakter tahili yapıyor gibi bi şey di sanırım. Millet kuş, balık, kedi , köpek yazmış. Ben karga ve kirpi yazmışım o da kertenkele. Mesleki hayranlığı varmış:)). Biolog dur da. Neyse işte gece uyanıp, lambaları ararken aklıma Elif geldi işte. Bi de çoktandır görüşemediğimiz. Kimseyi uyandırmadan kitap okuyayım derken , arama çalışmalarım sırasında herkesi uyandırdım. Kızlar eve hırsız girdi sanmış. Kocam da - sen yine ne peşindesin dedi.
Bu gün evdeyim , başlıca görevim kaybolan terlik teklerini aramak. Hepsi de Gamzenin yatağının altından çıkar emin olun. Çünkü bir terlik giyer, bırakır, ortada kimin terliği varda onu giyer , sonra onu da bir yerlerde bırakır. Mesela kocam eve gelince bakar terliği yok, doğru gider onun odasına , nerde diye sormaz bile.
Yılbaşı ağacımız süsleyeceğiz bu gün Naziş le. Okuldan gelince. Bayılır bu işe. Tabi benim ağacı ve süsleri çıkartmam gerek önce. Süsleyelim, resmini koyarım belki. Annem küçükken bize kokinalardan yapardı. Uçlarına pamuklar takardı, kar görüntüsü vermek için. Kokinanın iki bitkiden oluştuğunu sanırım artık bilmeyen kalmamıştır. Doğada yok kokina diye bir bitki. Bir dikenli bitkinin yapraklarına, diğer bir bitkinin kırmızı meyvelerinin bağlanmasından oluşur. Adını da rumca kırmızı anlamına gelen kokino dan alır. Küçükken anneme- seni kandırmışlar anne, bak bu kırmızı çiçekleri buraya iple bağlamışlar derdim hep. Şimdi Beyoğlunda her köşe başında satılmaya başlanmıştır.Yılbaşının yaklaştığını kokinalardan anlarım ben. Yine ben geçen yıl sayfama bir kokina resmi bulamazken, sevgili pınar, ehlikeyfim benim . Evindeki kokinaların resmini koymuştu benim için. Hüzünlendim yav ben. Gittim şimdilik ...