Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

3 Nisan 2008 Perşembe

No aksiyon

valla hiç bi aksiyon yok ben de bu gün. Hava kasvetli, karanlık yağsa mı yağmasa mı karar verememiş durumları var. Benim de hala uykum var . Halbuki gece bi güzel uyudum.
Canım yemek yapmak bile istemedi. Uyduruk kaydırık yemekler var bu akşam. Dünden kalma zeytinyağlı pırasa, patates haşladım kavurdum onu tekrar kıymalı soğanlı, annem kişi başı bir yumurta kırardı , çok da güzel olur. Bi de şehriye çorbası . Her zaman kedi keşkek yemez dimi. Dün akşam onlara anlı şanlı bir fırında sebzeli balık yapmıştım.
Bu gün yoğurt mayaladım. Belki de 20 yıldır falan mayalamamışımdır. Kızlar bebekken günlük yoğurt mayalardım onlara. Bir su bardağı bir su bardağı. Denizi olmayan yerde , eğri çatılı evdeyken de, sütçü Zeynel mayalardı)). Amma ille kendi tencereni vereceksin. Yoğurt isteyenlere kendi tenceresine mayalar, sonra da motosikletiyle servis ederdi onları. Bir gün yoğurda zam yaptım dedi, niye dedim.
-Çok zor yenge yoğurt mayalamak dedi. Önce kapıyı pencereyi kapatacaksın , kedi girmesin diye. Anladınız siz onu, yani biz çok kedili yoğurt yemişiz. Kedili yoğurt yememenin bedeli yoğurda zam yapmak.
Bu günlük bu kadar olsun mu, olsun olsun. Modumda değilim , yarına Allah kerim