Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Beyoğlundan

Herkesler gitmiş, Beyoğlu bize kalmıştı. Taksim alışılmadık bir biçimde tenhaydı. Bambinin aşcısı dışarı çıkmış , reklam yapmaktaydı, yemek yiyene çaylar benden demekteydi.Közde mısır yapanlar yüzünden biraz is kokuyordu, Arka sokaklar, ara sokaklar çöp içinde yüzüyordu , ortalık leş gibiydi.Çok arap turist vardı. Çok siyah çarşaflı kadın vardı, bir tek gözleri görünüyordu, yanlarındaki adamlar, tişörtlü ve şortluydu. Siyah çarşafların da bir modeli olduğunu biliyormuyduz, o kadar çok görünce algılarım açıldı demekk ki.. Kolları işlemeli , yırtmaçlı olanları bile vardı.

Gecesine gelelim, yine de tenhaydı. Bu kadar gürültülü müzik yapıldığını unutmuşum, Fatih Ürek'in geçen yılki şarkısı hadi hadi, hala gözdeydi. Sivrisinek vardı .Adiler hiç kimseye gitmeden beni yediler. Amma , en sonunda bir tanesini yakaladım ve kan fışkırdı. Öyle bir emmiş ki kanımı, dıçını kaldırıp kaçamadı heheheheh.


Evden bir gün önce çıkmıştım üzerinize afiyet, dün akşam yedide döndüm. Giderken ton balıklı makarna, mantı çorbası ve zeytinyağlı barbunya pilaki yapmıştım. Ton balıkları yenmiş makarna kalmıştı, çorba bitmişti, barbunyadan da biraz kalmıştı, biraz salata , tavuk falan ilave ettik yemeğe, karı- koca yedik. Beşiktaş'ın maçı varmış, salon kocaya bırakıldı, Gamseyle küçük televizyona takıldık. Sıkıntıdan patladık, facebook'a resim ekledik, tv de izlemeye bir şey bulamadık sonra ben biraz kitap okudum yatakta. Gece sıcakladım salona kaçtım, klimayı açtım , baktım sabah olmuş. Çok gürültü yapmışım, Gamsegamse ihtar çekti .

Bu kadar bu gün. Karadeniz otları, hikayeler falan başka güne kaldı .


düzenleme-1: ne sevimsiz bir gün.