Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

11 Kasım 2013 Pazartesi

Yıldızlı hafta sonu

Bu haftanın ilk haberi, ''Bibliyomanyaklar'' da yayınlanan ikinci yazı ile ilgili...Kaçıranlar için tekrar söyleyeyim hemen...  Bir kitabın dört ayrı görüşten  değerlendirilmesini okuyacağınız bir yer burası...İlk değerlendirmeyi geçen hafta Leylak Dalı yapmıştı. Bu hafta ise benden okucaksınız. Kitabımız; Buralar Bıraktığın Gibi/ Murat Uğurlu... Bu haftanın değerlendirmesi bana ait...Bir de benden okuyun bakalım bakalım nası bi kitapmış. Hepinizi , özellikle sessiz okuyucularımı mutlaka orada görmek istiyorum...






Gelelim hafta sonuna...Hafta sonum inanılmaz hızlı geçti... Cuma akşamı Zeya'nın evinde başlayan örgü örülmeye fırsat bulunamayan örgü gecesi , örgüt üyelerinin bir kısmının saat bir gibi gitmesinden sonra Ebrucuk,ben ve Zeya ile  gece üç buçuğa kadar  terasta, ellerimizde çay kupaları, battaniyelere sarılmış halde yıldızların altında devam etti... Karşı adaların ışıklaır da yıldızlar kadar güzeldi. Kayan yıldıza rastlayamadık bu kez ama büyük ayı ve küçük ayı çok net görünüyordu. Biz kutup yıldızıydı, demir kazıktı şuydu buydu derken geceyi sabaha döndürüyoruz bir baktık ki, hemen yataklara koştuk. Öyle bir uyumuşum, sabah uyandığımda Zeya, çay suyunu koyuyordu... Ebru çatıdan günaydııın diye bağırıyordu... Hava çok güzeldi, kahvaltıyı yine terasta yaptık. Kahvelerimizi Ebru yaptı...Valla kızlar sayenizde hafta sonu tatiline çıkmış gibi oldum:)) Hatta evdekilere kızarsam annesinin evine kaçan gelinler gibi ben de Zeya'nın evine kaçıcam:))
Saat öğlenin onikisine doğru ben başka bir maceraya doğru yola çıktım. Bu maceranın kahramanları, Ece, Atalet, Begüm ve Zozo idi... Kırmızı dipli balmumlu bir davetti... Davetin baş kahramanı Ataletim canım benim gelene kadar, biz Ecemle hamsili pilav yaptık. Hatta o gelene kadar ben biraz yattım.
Biralı, hamsili pilavlı, tulumba tatlılı  bol kahkahalı ,sohbetli bugün de,   çilekli turtalı  ve çay ile son buldu ve gece 11 gibi evdeydim. Amanın beni ne özlemişlerdiii...Arada böyle kaçmak iyi oluyor:))
Tek tek resim koysam,buralar dolardı,o yüzden bir kolaj yaptım ama lütfen ve lütfen Ataletimin getirdiği mor çiçekleri koklamaya  doyamayan Zozo'yu gözden kaçırmayın...




Pazar günü, akşama kadar yattım, kitap okudum, tv izledim. Akşam üzeri yemek için dışarı çıktık. Öyle uzağa değil bizim maallenin kebapçısına:)... Akşam dönüşte ,eve doğru yürüken sokak ortasında pişmaniye shova rastladık. Tazecik pişmaniyelerimizi de aldık eve geldik.




Bu kadar keyiften sonra artık yararlı bir şeyler yapma zamanı diyerek, Van çadırkentte kalan çocuklar için Ataletimin başlattığı kampanya katılmak için, yünümü şişimi aldım ve atkı örmeye başladım...Kimler katılıyo?