Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Temmuz 2014 Perşembe

Kumburgazı:)

Yaz  da geçiyor tüm rehavetiyle,sıcaklığıyla ,yaz yağmurlarıyla...

Yaz demek bizim aile için;Aşağı inip,arabaya kurulup beş saat annemin   evi kapatmasını bekleyip, o gelince de artık okullar açılana kadar kalacağımız Kumburgaz yoluna düşmekti..Oraya varınca da sahile koşup ,kimler gelmiş diye bakmak hemen akşamına program yapmak demekti. Perşembe günleri gelen Migros otobüsü demekti, önce sapsarı ayçiçeği tarlaları mevsim sonuna doğru da onların anızlarının yakılmasının havaya savurduğu dumandı, süt almaya ve  büyüyünce de köyün postanesine nişanlıdan gelen postrestant mektupları almak için köye yapılan yürüyüşlerdi:) Postacının işi yoktu da sitelere kapı kapı posta dağıtsındı. Akşam olunca sitenin delikanlılarının  plaj voleybolu oynamak için kumsala ağ germeye başlamalarıyla ,sitenin kızlarının biz daha güneşleneceğiz diye yaptıkları tatlı ağız dalaşıydı...Kumsala yakılan ateşler, site yönetisinin kapıya bırakılan ayakkabı ve terlikleri toplamasını izlemekti...Cep telefonu yoktu zaten ihtiyaç da yoktu en fazla kumsala inerdin hadi hadi Hamit'in Yerine giderdin...Gündüz cayır cayır yakan güneş  gece ayaza bırakırdı yerini ve hırkasız dışarı çıkmak mümkün değildi...Bitişik sitenin altında  o zamanların en yakışıklı jönlerinden Engin Çağlar ve Avrupa Güzeli karısı Filiz Vural'ın butiği vardı... Çok güzel kendi tasarladıkları Şile bezi elbiseler satarlardı.

 (Kumburgaz Define Sitesi)
Akşam olup eve dağılıp, duşlar alınıp, akşam çayı balkonda içilip,akşam yemeği de yenir yenmez  Tülay balkonun altına gelip bağırırdı, hadi artık in diye...Sabah yine aynı seromoni yine balkonun altından seslenen kızlar hadi in artık tekneyle açılacağız, ne bekliyorsun  diye...Ya da Kumburgaz'ın girişindeki bir sitede oturan Aysel,tüm arkadaşlarını toplar gecenin ikisinde kapıya dayanırdı, bugün benim doğum günümdü  nasıl unutursun feryat figanları içinde...
Eskiye özlem değil bu yazının amacı yalnızca  hiç bir yere gitmeyen anılar. Hani yaşadın bitti,boş her şey geçici denir ya asla öyle değil. Hiç bir yere gitmeyen anılar var. Galiba insan anılardan teşekkül  bir şey...Böyle fırt fırt fırtlıyorlar bir yerlerden...
Bir rüzgar esti, tül havalandı benim aklıma Kumburgazdaki  balkon kapısının havalanan tülü geldi...

Kumburgaz çok şeydi o zamanlar için ama en çok da Annemdi...