Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

13 Nisan 2012 Cuma

filmdir kitaptır, odur budur işte

İki gündür karı koca onlarca ev gezdik. Ben daha apartmanın başından başlıyorum elştirilere-hmmm merdivenler biraz dar, a direk salona mı? açılıyor, merkezi ısıtma mı? hiç tercih etmem, mutfak biraz karanlık gibi bıdı bıdı bıdı ....ama haklarını teslim etmeliyim Turyap'ın nezaketin bu kadar olur dedirttiler bize... Be nim tısladığımı görünce -hemen ofise geçelim, bir kahve molası verelim, hata bizde, birden oradan oraya koşturduk, kafanızı karıştırdık dediler.Sürekli yanımızdaki elemanlar değişti, biri indi biri bindi derken ,ben gerçekten abandone oldum- gördüklerimi de unuttum. Ara verelim dedik ve eve döndük. Öyle bir gerilmişim ki, dönüş yolunda kocama sardırmaya çalıştım ama delikanlı adamdır gaza gelmez hiç uymadı bana güldü .Gece komada gibi uyumuşum yorgunluktan.
Bugün iki ev beğendim nihayet , yarın kızlarda görecek.

Evleri bakıp gelince biraz da beğenince moralim düzeldi azcık. O gazla mutfağa girdim , mercimek çorbası ve zeytinyağlı pırasa pişirdim. Kasaba uğradığımızda köfte yoğuruyordu. Tam 50 kg yoğurmuş. Mis gibi de kokuyordu. Akşama köfte yapacaktım zaten, alıverdik, o işten yırttım.

Bu gün bir kitap iki filmimiz var. Kitap,elmayı benim gibi sapına kadar yiyen,anneanesinin çiftlik evine gittiğinde hemen teyzelerinin elbiselerini giyip, orada olduğu müddetçe de o elbiselerle gezen , ve de Frenk Üzümlerine bayılan bir kızın hikayesi....ELMA ÇEKİRDEĞİ-Katherina Hagena...Biz kuzenler, köye gittiğimizde hemen divanın altındaki sepeti, sandığı çıkarır teyzemlerin genç kızlık elbiselerini çıkarır giyeriz. O ajurlu hırkalar, bluzlar, empirme uçuş uçuş elbiseler. Biz giyip gezindikçe, ay onu da mı? buldunuz, akşam sanata giderken dikmiştim demeye başlarlar.Evin arkasında ki elmalar toplanıp asla sepete değil, eteklerimize doldurulur. Eteğin ucundan tutup hafif kaldırdınmı torba vazifesi görür.Memet Amca'nın bahçesindeki frenk üzümlerini , sanırım kendi çocukları bile benim kadar yememiştir. Geçen yıl Ordu'da yine yeğenim Doğa ile birlikte bahçelerindeki frenk üzümlerini talan ettik, garibim halaaa onların yendiğini bilmiyordum dedi(bknz.aşağıda ki resimde, elimde dalından götürüyorum üzümleri). Elma Çekirdeğini sanırım biraz da bu yüzden sevdilm. Henüz ilk yarısındayım, daha çok
anlatırım nasılsa...






Gelelim filmlere...İlki yabancı annemin deyimiyle ecnebi film:)

Elveda İlk Aşk... Hiçbir yan hikayesi, en ufak bir abartısı olmayan bir aşk filmi.Paris sokaklarında geçiyor.Aşktan çok bir ayrılık filmi...Kurgusu biraz değişik geldi , araştırınca bunun sıçramalı kurgu denilen bir format olduğu bilgisiine ulaştım.10 yıla yayılan bir aşk anlatılıyor ama film insana bir zamansızlık duygusu veriyor diyecekken bunun adı da serbest zaman atlamalarıymış.Abi tek tek gelseniz olmaz di mi?))Bunun toplu adı da Fransız Yeni Dalgasıyamış. Hareketi kesip araya parça koyup algılarla falan oynuyormuş. Değişik bir sinema deneyimi isterseniz izleyin.


ikinci film yerli film...Yangın Var... Nasıl sevimli , sıcacık bir film...Şerif Sezer'li, Erkan Can'lı sürprizler harika...Rize'nin bir ilçe belediyesine Diyarbakır belediyesinin bir itfaiye hediye etmesiyle başlayan bir film...Selvi Boylum Al Yazmalım bu filmin can damarı...Canınız sıkıldığında keyifli bir film izlemek isterseniz tavsiyemdir.