Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

18 Ekim 2012 Perşembe

Çınaraltı

Bir önceki yazı bugünün yazısı gibi duruyor ama o aslında dünün yazısı, ben gece yarısını geçerek yayına verince böyle olmuş.

Dün, dünle birlikte gitti cancağızım bugüne bakmak lazım...

Bu sabah şöyle bir derlenip toplanıp,kahvaltı etmeden evden çıktık. Kahvaltı etmedik ama ben çıkana kadar bir kupa yeşil çay, iki fincanda tarçınlı, güllü ve vanilyalı  siyah çayımdan içtim. Daha önce sözünü etmiştim Liptonun casmihre serisinden... Migroslarda hala var, meraklısı için not.
 Evden çıkmadan önce ben, kahvaltılık nevale hazırladım, yanımıza aldık doğru Çengelköy Tarihi Çınaraltı çay bahçesine gittik. Burası deniz kıyısında , 780 yıllık olduğu tahmin edilen kocaman bir çınarın altında...Süper Baba ve Orhan Gencebay'ın ''Dertler Benim Olsun''filmine ev sahipliği yapmış. İçinde  Tarhi Hamdullah Paşa-Çınarlı camii de var... Ağacın altında bir taraftanda camiden çıkan ihtiyar amcalar oturur sohbet ederler.

 Yaz kış çok kalabalık olur. O yüzden erken gitmekte fayda var...Buranın ünlü müdavimleri de vardır, Avrupa Yakasının Tacettin'i özellikle... Kahvaltı , ya da  ne yiyecekseniz kendiniz götürüyorsunuz, hemen girişte fırın ve börekçi var ama hafta sonları inanılmaz kuyruk olur... İçeride  de omlet falan yaptırabilirsiniz.


Ağacı bütün olarak resimlemek neredeyse imkansız, artık alttan destekler koyulmuş böyle...



Biz, böreğimizi, simitimizi aldık masamıza yayıldık, kocaman su bardaklarında çaylarımı geldi...Keyif çayları ise küçük bardaklarda geliyor. Kahvaltımızı ettik , kitabımızı , gazetemizi okuduk ve  saat bir gibi iyice kalabalıklaşmaya başlayınca kalktık...

Bugün de böyle

Ben bugün İstanbul'a  buradan baktım...Çayımı bu manzaraya karşı içtim...
Yürüdüm çok yürüdüm , oturdum böyle dinlendim...


Tekel Sahnesine uğrayıp , program aldım...
(Resimler Mehmet Atabay tarafından çekildi... bugün bana eşlik etti, her türlü nazımı niyazımı çekti... yengesinin nar tanesi nur tanesi bir tanesi:))))
Akşam bu kitaba başladım... Temmuz Çocukları/Menekşe Toprak
Muhteşem Yüzyıl izledim. Cansu Dere'nin sultanimmm sultanimmm demesine uyuz oldum... Taşlıcalı Yahya'yı pek beğendim...

Akşam yemeğine annemin usulünde sirkeli balık yaptım...İlk kez yaptım, beğendiler... Hafif kızarttğım   palamut dilimlerinin üstüne  piyazlık şekilde soğan doğradım, küp küp doğranmış bir kaç domateside üstüne yaydım... Bir kaç diş de sarımsak , bittabiki ayarınca tuz, ve bir buçuk çorba kaşığı sirkeyi bir fincan suya koyup tepsideki malzemenin üstünden gezdirdim ve fırında pişirdim... Biz onu yerken de Koska-fırın helva fırındaydı...

İşte böle böle