Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Nisan 2010 Pazartesi

E h artık yan yatmıyorum:) doğruldum biraz ama hala ağrıyan bir başa, bazen tıkalı bazen de akan bir burna , yutkunurken acıyan bir boğaza sahibim. Ama ağaçlar ayakta ölür misali kalktım.Hastalık yazım yani laleli yazım aslında cumartesi yazısı ama nedense tarih pazar günü olarak çıkmış. Bu saat ve tarih işini kaç kez ayarladıysam yine aynı haline dönüyor nedense...

Pazar gününü ev de geçirdik aile boyu. Cuma akşamından başlayarak cumartesi günü ve akşamı da gezme tozma işlerini tamamlayan kızlar da evdeydi. Güne yatakta Uzak İhtimal'i izleyerek başladım.Hep bu hafta izleyeceğim, yarın mutlaka sinemaya gideceğim diye diye , çok izlemek isteyip de izleyemediğim bir filmdi. Baktım Babam çay da demlemişti. Birer bardak ta çay kaptık karı- koca filmi izledik. Sonra uzun kahvaltı faslı. Onun dışında hiç bir aksiyon yok.

Bu gün Ordu'dan gelen kuzen Evşen'i bekliyorum. Onunla ortak yanımız, ben en büyük torun o en küçük. Huyu suyuda aynı ben:)) Ata biner , kamyon kullanır bi tek benim gibi yüzemez heheheheh. Gerekirse bir çuval fındığı sırtına alıp arabanın üstüne atar. Gamsegamseden iki yaş büyük ama aramızda yaşa bağlı olmayan çok hoş bir ilişki var. Buraya inşaatçılıktan bıkıp bankacı olmaya geldi:)) inşallah olur da, O da burada yaşamaya başlar.

Yarın okey grubumla bizde toplanıyoruz. Kuzen Oya ben de gelirim dedi, bizim Zuz valla Oya geliyosa ben de işe gitmem , gelirim dedi, e Evşen de var yani yarın bizim ev çok ama çok kalabalık....