Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

8 Ağustos 2008 Cuma

Hadi gidelim artık

Sıkıldım valla, zeya çok haklı tatil gelsin artık diye bağırıyo ya, ay gidelim ki gelelim artık. Gelince yapacak bi sürü işim var.

Bu gün biletleri onayladık. Gitmekte gecikince düşündüğümüzden az kalacağız. Kocama kalsa bir ay tatil yapacaktı. Büyük konuştu demek ki, planı o bozdu. Zaten eskiden beri o neye büyük konuşsa ağzından çıkar bizim k.... za yapışır hehehe. Asla olmaz dediği her şeyi bizim kızlar başarıyla yapmıştır. İşin garibi , olsun yakışıyo demiştir. Nazlının omzundaki nal kadar dövme de dahil. Hani hocaya demişler ya , herkese diyosun ama , senin karında şöyle giyiyo , böyle giyiyo diyene , ama yakışıyo haspaya demiş ya o hesap.

Bavulumu hazırladım. İyiki geçen yıl, Turgut-Reis den peştemalleri almışım. 5-6 tanesi , bir deniz havlusu lkadar yer tutuyor, ve daha çok su tutuyor. Birer tane şezlonga, birer tane de kurulanmaya derken bir bavul havlu ile gidiyorduk. Bunlar incecik ve de çok da şıklar. Geçen yıl baktım tüm turistler çoktan keşfetmişlerdi bile bu işi.
Tabii bizim Türk Kadını yine marifetini konuşturmuş, bunların kenarına danteller, püsküller boncuklar takanlar var. Biz daha bu aşamaya gelmedik:))).
En uzun bu yaz kaldım ya İstanbul da. O da beni mükafatlandırdı. Hiç bunaltmadı, hep püfür püfür rüzgarlı oldu. Şimdi bile perdeler havalara uçuyor. Klimayı en fazla üç ya da dört kez çalıştırmışızdır.

Tatil öncesi son yazı olsun bu işalah maşallah. KENDİNİZE İYİ BAKIN