Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

9 Şubat 2011 Çarşamba

@Kariye


(Naziş, Kariye'de en sevdiği kompozisyonun altında...Hz İsa'nın , şeytanı ayağının altına alıp, Hz. Adem ve Hz Havva'yı kabirlerinden çıkarttğı sahne)
Gelelim günün başlangıcına

Sabah kalktığımda Naziş yatağında uyanıktı... Kapıdan öpücük attım, O da bana Kariye'ye gidelim mi dedi.Haydiii gittik bile dedim... Hemen yeşil çayımı koydum, bir taraftan onu yudumladım, bir teraftan kahvaltıyı hazırladım... Allah tarafından bana verilmiş üçünc ü elimle , dondurucudan çıkardığım haşlanmış yeşil mertcimeğin üstüne sıcak su koyup ocağa oturttum. Hemen içine bir kase kare çorbalık hamurumdan ve yarım kase kadarda haşlanmış nohut koydum. Onlar birlikte pişe dursun biz kahvaltımız ettik. Hemen tavada yağda naneli, salçalı , acı biberli bir sos hazırlayıp cosss diye ocakta pişen çorbanın üstüne döktüm. Akşamın çorbası hazırdı netekim...

Dışarı çıktığımızda , dijital gösterge hava sıcaklığını, 14 derece gösteriyordu . Yaka bağır açık yürüdük. Eminönüne oradan da Edirnekapıya Kariye Müzesine geçtik. Kariye Aşığı Naziş, hoplaya zıplaya bize mozaikleri anlatırken, içeri koca bir grup girdi. Dört üniversitenin turist rehberliği öğrencileriymişler. Başlarında hocaları, biz peşlerindebir güzel anlattı, şakacıktan bizden ücret olarak kahve istedi... Benim yanımda ki Van 1oo.yıl üniv öğrencisi genç kız, bana göremediğim, farkemediğim ayrıntıları tek tek gösterdi. Bu üçüncü gelişimdi müzeye ama meğer neler kaçırıyormuşum...Yani bi de bilerek gezdiğimi sanırken...





Çıkışda hemen müzenin karşısındaki Pembe Köşkde oturduk çay kahve molası verdik. Ben bir karanfilli sigara telledim. Zeya'nın kulaklarını çınlattım. Çünkü ; ben sigara içmem ama karanfilli olursa kahvemle bi keyif yaparım. O da buralarda bulunmaz , Zeyacım bana yurt dışı gezi dönüşlerinde getirir...Sonra müzenin arka sokaklarına daldık biraz. Nazar boncuklu kaldırım ve bir sahabi türbesi var burada gözden kaçmaması gereken...

Tabi gez gez karnımız acıktı, Yemeğimizi Fatih'de yedik. Nerede yiyelim derken, Naziş bakın burası ta 1950 de açılmış dedi. Güzel ve temiz bir yerdi. Çalışanlar bembeyaz giysili, aşçı şapkalılardı... Yemek sonrası istediğimiz künefesi ise şahaneydi. Yolunuz o tarafa düşerse adı Yıldız...
Yemekten sonra , Beşiktaş'a geçtik.Evimize geldik. geldik ama biz eve girmeden Zuz programı yaptı, kızlar ona gitti. Bari tek tek çağır, biri bize kalsım diyorum:)

Akşam Öyle Bir Geçer Zaman ki izledik.

Bu gün de böyle geçiverdi gitti işte