Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

2 Aralık 2009 Çarşamba

sabahın en köründen

Sabahın köründe pörtledik yine, Gamse giderken Kocamda çıktı onunla, simit ve açma alıp, geldi. Harika simitler açmalar çıkaran bir fırınımız var caddede. O gelene kadar hemen çay demledim, sabahın altısında yarımşar simit ve açma yedik. İki fincanda çay içtim.Gazetelere baktım... Hiç mi? iyi bir şey olmaz bu memlekette, bazen avaz avaz bağırmak istiyorum.

Zuz Hanımlar memleket semalarına döndüler. Henüz tatil notlarını alamadım. Beni oralardanda takip etmiş. Burada yoktu ama buzlukta onu bekleyen dolmaları var, hiç birşey kaçırmadı yani.

Dün akşam bayramın son ziyaretçilerini ağırladık. Bayram bittikten sonra gelmeleri bizim için iyi oldu heheheheh zavallı ERCÜ hiç oturmadan gidene kadar tamirat yaptı. hatta bir ara gidip dükkandan malzeme bile aldı:))). Balkon kapımız bozuktu, onun aksamı tamamen değişti, bazı pencerelerde hırsız kilidi yoktu, taktı. Benim okuma lambam yeterli değildi, kendime İKEA dan duvar modeli almıştım -valla projektör gibi- onu taktı. Ellerine sağlık Ercümmm, sana en harbisinden hamsili pilav yapıcam. Ercü bunları yaparken biz eşi, kızı , kayınvalidesi ve kayınpederi ile oturup sohbet ettik bi güzel, sanki evde hiç böyle bir faaliyet yokmuşcasına:))

İmkansızın Şarkısını okuyorum. Peren'le paralel gidiyoruz. Okurken uzun uzun yürüdüm sanki ormanlarda, sanki yapraklar hışırdadı ayaklarımın altında.Aynı şeyleri O da hisseti mi ? acaba diye düşündüm, okurken. Kitap Japonca dan Fransızcaya ondan sonra Türkçeye çevrilmiş.Acaba Japoncadan direk Türkçeye çevrilseydi nasıl olurdu, çeviri herşey bir kitap için. Yazın bir kitap okudum-Anneler Mafyası- hay seni çevirene diye diye. Neyse İmkansızın Şarkısına dönersek,şu anda 72.sayfadayım. Öyle hoop diye , çerez niyetine okumak istemiyorum bu kitabı, öylede değil zaten. Bitireyim üstünde konuşalım.

Şu anda saat 08.08 , gidip azcık daha yatsam mı ne, biraz tv takılayım o arada uyuklarım belki.


düzenleme-1: Alttaki yazıma gelen bir yorum kafama takıldı. En sonunda buraya almaya karar verdim. Umarım okur çünkü adsız bir yorum.
Yorum şöyle:

Adsız
Adsız dedi ki...

İlişkilerin nasıl böyle iyi samimi uzun süreli olabiliyor?BEnde güler yüzlüyüm ama bu enayi yerine konulmak kullanılmak ve sonundada uzaklaşmaktan başka bie sonuç getirmiyor.


Cevabım-Eğer bir ilişki uzun sürmeyecekse, yüzeyselse ; zaten ta başından belli oluyor. Ama kısa süren ilişkilerde bile geriye hoş anılar kalabiliyor.

Ama çok uzun süren ilişkilerimde asla hep veren taraf olmamaya çalıştım, bu her ne olursa olsun, sonunda suistimale yol açabiliyor. Birde gerektiği zaman dostunun ,arkadaşının yanında olabilmek önemli tabi. Acı günleri, sıkıntıları paylaşmak çok önemli olsa da, birlikte eğlenebilmek, gülebilmek de çok çook önemli. Mutluluklarda paylaşılmalı.

Asıl önemli olanda , ne kadar seversen sev gerektiği zaman HAYIR diyebilmek. Bu çok ama çok önemli. Yapamayacağın bir şeye ta başından eğer hayır diyebiliyorsan, hem o talep bir daha gelmez sana hemde yapmak istemediğin bir şeyi hem yapıp hem de rahatsız olup içten içe kendini yemezssin, dostluğuna zarar vermezssin.

not: Bu tecrübe çok kolay elde edilmemiştir, hatta birileri üzülerek de olsa feda edilmiştir .


deeeep en deeep not: Sayfalar güncellenmiyor ya da çok geç güncelleniyor.