Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

24 Haziran 2008 Salı

Nostalji günü, Nalan öle buyurdu)))

Sıcak çok sıcak günlere doğru derce derece gidiyoruz:)). Naziş raporu verdi sabah, bu hafta beş derece daha ısınacakmış hava.
Beni tanıyanlar bilir, sıcakla başım hiç hoş değildir, tatilde şemsiye altından ve denizden hiç çıkmam. Hep sotelerdedir yerim.
Serde Karadenizli olmak var tabii. Ilık iklimlerin insanlarıyız. Bizim Ordu'da ayy bu gün hava ne kadar sıcak dediğimiz hava da siz denize girmezsiniz.
Bi de meeşhur alamuğumuz var. Hava tatamen bulutla kaplıdır. Hafiften rüzgar eser, güneş hiç ama hiç görünmez. Bulutların rasından bazen kafayı uzatır gibi olur o kadar. Ama siz buna aldanır da ohh hava bulutlu, ne gerek yağa korunmaya falan derseniz ; yandınız ki ne yandınız hem de Marmara çırası gibi. Hariçten gazel atmıyoruz burada , biliyoruz ki söylüyoruz. Yıllar önce Ordu^'da denize giriyoruz , hava da alamuk(muş). Ben işte artık yazları başka tatil yörelerinde geçirmekten, yazlıktı falan derken unutmuşum bu havayı. Bir yanayım cayır cayır. Gece titreme falan geliyo. Dayım da geçmiş karşıma - Gız, gızım sen alamuğu bilmiyon mu yav, acemi olsan neyse. İşte böyle . Google ye baktım alamuk için tam 40 sayfa açılıyor. Sözlük anlamı , güneşin bulutlar arasından tesirli bir şekilde vurmasıymış. Yani Karadenizde denize girerken alamuğa dikkat.

Bu gün nereden çıktı şimdi bunlar derseniz, Nalan bu gün nostalji yapmış. Nasıl hoşuma gitti, çocukluğumu Orduyu düşündüm. Evdeki annemin bizi yemek yedirmek için yaptığı yemek savaşlarını. Erkek kardeşimin(METİN), yemek yemeyi de kim icat etti, her gün yemek yenirmi diye dillere destan olup, tarihe kazınan sözünü.

Yazlığa taşınırken , babamın ve bizim tüm eşyaları indirip arabaya yerleştirip , sonrada yine annemi arabada abartısız bir saat daha beklememizi. Hala merak ederim ne yapardı o kadar süre evde . Biz in artık diye zile basardık , pencereye çıkıp kızar içeri girer yine yarım saat ortadan kaybolurdu.
Nalan yav , nelere götürdün bu sıcakta bu gün bizi. Ordu, Kumburgaz , Fındıkzade gittim geldim...