Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Kasım 2007 Pazartesi

HAFTANIN BAŞINDAN

Lodosla uyandık. Bir rüzgar bir uğultu. Herkese bir tost bir ballı ekinezya çayı, uğurladım evden. Beş dk sonra Gamsegamse aradı, vapur , motor hiç bir şey çalışmıyor dedi. Sunumu da vardı bu gün. Diğer dersleri kaçırsam da olur, sunum saatine kadar tuğçelerde bekleyeceğiz , belki o zama açılır dedi. Sonra sesi çıkmadığına göre gidebildiler demektir.
Cuma günü bir Beyoğlu yaptım. Hava güzeldi. Artık ben cesaret edemiyorum ama hala güverte de yolculuk yapanlar var. Sokaklar nasıl kalabalıktı anlatamam. Yoksa iş günü değil mi? bu gün dedim. Kuzenlerimle yine iyi bir gün geçirdim. Halil beni çok güldürdü. Şimdi de Side de pansiyon açmaya karar verdi. Hep alakasız işler yapar. Bir kaç yıl sonra bıkar. Daha önce Derimod da idi. Oradan çıkana kadar akla karayı seçti. Çokta başarılıydı. Sonra engelliler için bir okul açtı. Ne hevesle yaptı anlatamam. Yüzmeye bile onlarla gitti her gün. Günlük hediyeler hazırladı. Beni aradı- sende gel dedi. -Ne yapıcam dedim. -Ben oturuyorum sende oturursun benimle dedi.üç ya da dört yıl yaptı bu işi, devretti. Şimdi de pansiyoncu olacakmış.Halil yazısına tıklarsanız daha önce onu anlattığım yazıyı okur, nasıl bir adam olduğunu görürsünüz.
Cumartesi , kızlarıda evden gönderdim. Evi baştan aşağıya temizledim. Güzel yemekler yaptım. Hatta kovcam aç kaldığıma değmiş bu gün dedi. Fırsat bulup öğle yemeği bile yiyememiş. Ona daha çok Beşiktaş dokunuyor bu günlerde. Son Sivas yenilgisi mahvetti kocamı be yaw.
Pazar gün biraz yatak keyfi yaptım. Sonra Semoşum aradı Ankaradan. Sesi hem bana çok iyi geldi hem de İbrahim Beyin kaybından sonraki en iyi sesiydi. Onu çok özledim. Semrayı , beni sürekli okuyanlar bilir. Denizi olmayan yerden, eğri çatılı evden komşum. Şimdi Ankarada tetkik hakimliğinden emekli oldu. Çok iyi bir korist, iyi kanun çalar. Bana reçel yapmayı , tarhana yapmayı öğretmiştir. -Kız niye yapıyoruz bunları, niye uğraşıyoruz bunlarla dememe rağmen zorla yaptırdı bana. Mesela öyle güzel vişne şurubu yapmayı ondan öğrenmişimdir. Şimdi bi gün Semra da, Gamze bu şuruptan içti. Çok beğendi. Daha da iki-üç yaşında. Hemen kocama yarın vişne al, surup yapıcam dedim. O gözünü sevdiğimde bir kasa vişne gönder eve. Biz Semra ile yarısını reçel , yarısını şurup yaptık. Eeee sonra ne mi oldu. Gamze içti ve ııııh Semsa teyzeminki gibi olmamış dedi. Kendisi gurmedir ya:)).
Pazar öğleden sonra Gamze ile dışarı çıktık. Naziş Zuz la takıldı. Cumartesi gecesinden gitti teyzoşuna. Onun için bayağıda karlı olmuş:)). Dün Bağdat Caddesine çıkıp alış-veriş yapmışlar bi sürü. Eee ne kadar çalışıp parasını kazansa da teyze bu boru mu. Gamze de hemen mesaj çekti, adaletin bu mu dünya diye. Onunla ayrı bir gün yapacaklarmış:)).
Üsküdara inmiştik. Hava da buz gibiydi. Sunumu için renkli çıktı yaptırdık. Biraz dolaştık. Biraz alış- veriş yaptık geldik. Sonra Naziş elinde çantalarıyla geldi , ortalık yeniden karıştı. Sonra kombimiz de - iyonizasyon-servis çağırın- yazısı çıktı. Haydeee al sana bir iş daha dedim. Klimayla idare ettik. Şimdi servis bekliyoruz, kombi hazretleri emretti ya. İnsan lütfen filan der ya. Ne o servis çağırın demek. Haftaya arıza ile başladık anlayacağınız...