Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

24 Nisan 2008 Perşembe

işte öylesine

Bahar geldi , ay çok ısındı. İstanbul nisan ayında böle sıcaklık görmedi derken, bu gün kış havası gibi bir havaya uyandık.Bazen diyorum ki sohbetlerin ana malzemesi havalar olmasa, bir de İstanbulun hava durumu olmasa ne olurdu. Bakın haber bültenlerine, bu gün İstanbula çok yağmur yagdı, şura bura taştı. Yağmur yağdı seller aktı , arap kızı camdan baktı. Başka bir gün , İstanbula şu kadar gündür yağmur yağmadı , yazın nolcek, su sıkıntısı olcek. İstanbul bu gün son yılların en soğuk gününü ya da en sıcak gününü yaşadı . Bu gün şiddetli lodostan vapurlar çalışmadı mesela , gibi. Yani haber bülteni hazırlanırken elde var bir, İstanbul'un havası.

Bizim ev de hal ve gidiş aynı. İşe gitmeler, gelmeler, okul vesaire vesaire işte. Yalnız Nazlı Pesah dolasıyla tatilde. Geziyo tozuya. Bir gün benimle takıldı, o kadar. Sonra Zuz a kaçtı hemen. Ben tam gaz dışarlarda ama Allahın izni ile bu gün evdeyim.

Herkesler gitti. Geriye savaş meydanı gibi bir ev ve kafası kazan gibi olan ben kaldım. Yok öyle yağma , önce bir yeşil çay keyfi, belki sonra bir de kahve , biraz da buralara bakınayım sonra eve balıklama bir dalış yaparım.

Bizim emperyalist ceviz ağacı gün be gün yayılmakta. Tam çaprazında bir tane daha var. ikisi birlikte çadır gibi kapadılar arka tarafı. Artık apartmanların boyunuda geçtiler.Göğe merdiven kurduk yani. Füze rampası olarak bile kullanılabilirler. Beni eskiden tanıyanlar bu ceviz ağacını da yakından tanırlar. Hamili kart yakinimdir yani.

Bu günlerde ancak bir kaç sayfa kitap okuyabildim. Hiç kayda değer bir film de izlemedim.
Önceki akşam İlmiyemle ameliyat olan bir arkadaşımızı ziyaret ettik. Ertesi gün ben görümcemin okey gurubuyla okey oynadım. Aslına bakarsanız ben bu gün yazı yazma havasına giremedim. En iyisi gideyimm .Hatta biraz daha uyuyayım . Ama gitmeden bir de CEVİZ AĞACI şiiri gelsin ustadan.


CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında
NAZIM HİKMET

NOT-Korsan laleninbahcesi ni , şikayet etmedim. Anladık ki,sayfamı beğenen bir acemi kaynak görünteleden beğendiği kısmı alacakken tüm sayfayı götürmüş. Sonra da beceremeyip bırakmış. Bize anı kalsın dedik . İlerde torunlarıma ohooo ben öyle ünlü bir blogcuydum ki korsanım bile çıkmıştı derim)). Tabii bir abuk durum olmasın diye de her daim takipte.