Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

20 Aralık 2011 Salı

Salı salı

Dün bütün gün evde divil divil divildedim hahah bu Ordu'da , hiç durmadan sürekli bir şeyler yapmayı anlatma biçimi. Sürekli amaç amaçsız ortada gezene de div div etme diyebilirsiniz.

Akşam'da Mor Menekşeleri izledik. Dönem dizilerini çok seviyorum. Hele mekan ve kostümlerde tam yerine oturuyorsa ; tadından yenmiyor. Mor Menekşeler böyle bir dizi..Fakir Şükrü'ye bayılıyorum, Hayali'ye bayılıyorum. Kocasının çok kıskandığı o tombik yengeye bitiyorum.
Diziden sonra kitabıma devam ettim. Kitabım sevgili Düşlerin Rengi Zeynep2in gönderdiği İkizler... Hiç rastlamadığım bir anlatım tarzı var. Sanki bir tiyatro sahnesinde oyun izler gibi okuyorum.Yazar geri dönüşleri, sanki sahne değişimleri gibi ifade ediyor.Sizi hikayenin içine almadan seyirci gibi dışarda tutuyor.Kitap çok çok zamanlı, birbirinden altı yaşında ayrılmak zorunda kalan ikizlerin yetmişli yaşlarda bir kaplıcada karşılaşmalrı ile başlıyor. Tabi sık sık geri dönüşler var. Yazar bunu, şimdi Köln'de cenazedeyiz ya da şimdi bilmem kaç yılında şuradayız gibi geçişleri belirtiyor. Çok değişik geldi ve çok hoşuma gitti...Bakalım hayatın iki farklı kıyısında yetişen ikizler bana ne anlatacaklar. Sanırım çok uzun bir yolculuk bekliyor beni...

Henüz sabahın çok erken saatleri, perdeleri bile açmadım...Ama yağmurun cama vuruş seslerinden ; havayı tahmin edebiliyorum.Bu gün okey grubumla bizim evdeyiz, yağmur, ev, okey, çay e daha ne olsun...

Yarın büyük gün. Diyetisyenimle randevum var. Bakalım bakalım ne olmuş. Ben çizgi dışına çıkmadım. Tartıda da sonucu görüyorum ama yarın ki görüşmeden sonra yazarım sonucu:)


Şimdi bu yazı burada bitsin...Çünkü kahvaltı saatim geldi.