Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

cumartesi keyfi

Sabah telefon sesiyle gözümü açtığımda saati erken sanıyordum, meğer 11.30 muş. Nasıl uyumuşum hayret ettim. Naziş çoktan uyanmış kahvaltısını etmişti. O klasik kahvaltılardan pek hoşlanmaz. Gamse ; odanın kapısına dayandı ne yiyeceğiz dedi. Sen bi du dedim, accık sabret. Kendi yeşil çayımı yaptım, koca simit ve taze ekmek almaya gitti. Ben bir taraftan çayımı demledim, bir taraftan da masayı hazırlamaya koyuldum. Kekikli, kırmızı biberli, nar ekşili domatesimi yaptım, yumurtaları haşladım, dolaptan zeytinyağlı biber dolmamı çıkardım.Simitler de gelince klasik kahvaltılıkları da koyunca oldu sana şölen...Allah olmayanlara da versin dedik masaya oturduk.

Öğleden sonra Naziş'in Rumeli Hisarı programı Gamse'nin İstanbul Üniv.de müzik dinletisi varmış. Biz de karıkoca ne yapalım ne yapalım dedik. Sonunda Kadıköy de karar kıldık. Gittiğimizde bütün İstanbul Kadıköy'e doluşmuş ya da Kadıköy'e haçlı seferleri düzenlenmiş ya da Gazi Osman Paşa bin atlısı ile Kadıköy'e akın düzenlemiş sanırdınız. İlk önce Türk kahvesini hem satın alıp hem oturabileceğiniz kahvehanelerin olduğu tarihi Kadıköy Çarşısındaki Fazıl Bey'de kahvelerimizi içtik. Burası hemen Migrosun karşı sokağı...yolunuz buraya düşüp de burada kahve içmezseniz valla da billa da küserim. Yanında hakiki Türk lokumu ve çikolatalı draje servisi de yapılır ve dandik bi yerde kırık dökük fincanlarda içtiğiniz kahve parasını ödersiniz.Kahvelerimizi içerken bir de baktık Özgür Çevik ve Nuri dizisindeki Zabıta Avni geldiler, yan masamıza oturdular. Biz kahvelerimizi içip ben de bir karanfilli telledikten sonra kalktık eskicileri gezdik. Kocama hadi gidelim burada seninle gezmenin keyfi yok burası Ece ile güzel oluyo dedim:)). Daha sonra Akmar pasjında girmedik kitapçı ,elimi değdirmedik kitap bırakmadım. Bir de Alkım Kitabevine uğradım. Bu gün dört kitap aldım. hatta birini almakla almamak arasında kalınca Leylak Dalı'nı arayıp okudun mu? nasıl diye sordum. PAUL ASTHER'in Newyork Üçlemesi ile SUNSET BULVARI arasında kalmıştım çünkü.Newyork Üçlemesini aldım. Diğer kitaplar ise; İnci Aral'ın Safran Sarısı -eski bir kitabıdır ama okumamıştım. Hiç bir kitabını okumadığım Murat Gülsoy'un Bu Filmin Kötü Adamı Benim her seferinde Alkım'da gözüme cöm cöm bakar ben de her seferinde bu adamın hiç bir kitabını okumadım derdim. Neyse artık sıraya girdi onu da aldım . Dördüncü kitap ise kocamın isteği üzerine Padişah Kadınları. Nedense Hürrem'den başlıyor.Bu kez kitap alışverişimi güncel kitaplardan yana yapmadım. Yoksa Murathan Mungan'ın Şairin Romanını okumak için nasıl sabırsızlanıyorum bilemezsiniz.

Alkım'dan çıkınca , artık acıkmıştık balık - bira mı yoksa midye tava, midye dolma , kokoreç-biramı? derken Mercan'a gidip midyelerimizi kokoreçlerimizi ve buzzz gibi biralarımızı söyledik. İyi ki zamaında gidip oturmuş siparişlerimizi vermişiz bizden sonra çok büyük bir grup geldi zor yetiştiler garsonlar... Siparişler gelene kadar kitaplarımı inceledim. Siparişler gelince de yedik içtik sonra da evimizin yolunu tuttuk.
Bu akşam ben tv de yahşi Cazibe ve Survivor arasında gidip geleceğim onlar bitince de kitap okuyacağım...
Cumartesinin özeti de buydu...