Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

7 Aralık 2016 Çarşamba

Aklımla Dalga Geçme #adg


3 Aralık Cumartesi günü Banu Tozluyurt moderatörlüğünde yapılan Fatih Portakal söyleşisine katıldım.
Aslında söyleşi demek çok doğru değil, bir dost toplantısı niteliğindeydi. Hatta iki kişi dışında herkesi tanıyordum.
Konumuz, Fatih Portakal'ın yeni çıkan kitabı "Aklımla Dalga Geçme" üzerine konuşmak, Fatih Portakal'ı ekran dışında da tanımak, kitabıyla ilgili sorular sormak ve  ne olacak bu memleketin hali demekti.
Ben gitmeden önce kitabı bi güzel hatim ettim :) Kendimce sorular çıkardım.Giderken de kendi kendime - bak hanımcık canımcık otur.Yeri gelirse sorularını sor, her şeye atlama.Ama heyhat, aklıma gelen her abukluğu dile getirmekten hazırladığım sorulara vakit kalmadı. Bazen kendimi pimi çekilmiş el bombası gibi hissediyorum,at ortaya kaç :(
Söyleşinin yapıldığı Tavsiye Evi'ne gittiğimde oradaki en tanıdık kişi Fatih Portakal'dı :) Tamam diğer bir çok kişiyle yemişim,içmişim sohbet etmişim hatta yıllardır tanışıyoruz ama her akşam da görüşmüyoruz ya kardeş   :)

Fatih Bey, sorduğumuz  her soruya geniş geniş,uzun uzun cevap verdi.Valla kitabın rengi niye kırmızı diye bile sorduk:) Sohbet sırasında  gördük ki;Türkiye'nin herhangi bir yerindeki ev kadını da olsan, haberin en önündeki kişi de olsan bu memleket için duyduğumuz kaygılar aynı.Zaten kitabın yazılış amacı da bu kaygılara neden olan olayları unutmayalım,ne gelirse başımıza bu unutmalardan.Bu memleketin başındaki en büyük bela unutkanlığı. Anneler,babalar düşüp bir yerini acıtan çocuğuna,büyüyünce unutursun demesin.Düştüğünü,hatta neden düştüğünü canının neden acıdığını unutma ki,bir daha bunu yaşama desin.


"Aklımla Dalga Geçme"bana göre Türkiye'nin tam bir yakın tarihi. Fatih Portakal hiç bir şeyi atlamadan nedenleriyle sonuçlarıyla yazmış. Al,istersen hemen okuma.Zaten kurgu roman değil,hemen başla bitire gerek yok.Koy başucuna,aaa şu tarihte şu olmuştu,niye olmuştu,sonra ne olmuştu peki diye merak edersen aç bak. Gezi nasıl başlamıştı, 15 Temmuzda nasıl bir süreç yaşandı, Suriyeli mültecilere Avrupa kapısını neden ve ne zaman açtı...Sadece siyasi de değil, Yaşar Kemal'i,Tarık Akan'ı kaybettiğimizde de neler hissettiğini yazmış. Ya da bir yerde konu Özdemir Asaf'a bile gelmiş.


Söyleşi başlamadan önce, sorumuzu sormaya başlamadan önce kendimizi tanıtmamız istendi.Ben bi gaf yaparsam hiç olmazsa adımı söylemeyeyim dedim ve uyanıklık ettim ama  vedalaşırken iyi geceler Lale Hanım deyince, gecenin başında tanıştırıldığımız aklıma geldi. İsimleri asla unutmazmış meğer ve bi de kokoreçi çok severmiş. Kokoreçi seviyor ya ben de onu bir kez daha sevdim :)

Gece, Fatih Bey'in bize hediye ettiği kitapları imzalaması ile son buldu.


Banu'nun Fatih Portakal röportajını okumanızı tavsiye ederim.