Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Ekim 2014 Perşembe

Yemeli içmeli yazı :)

Bugün yemeklerden  çokça konuşucaz benim canımın ta içi okuyucu :) Ev ahalisi çoktan dağıldı. Hatta gittiklerini duymadım desem ,inan. Gece geç vakte kadar ''Slyvia Plath Günlükler'' okudum. O'nun ruhunun huzursuzluğu bana da geçiyor sanki...Bir gün önce yazdığı hayat dolu satırlar, bir gün sonra kabusa dönüşüyor. Acaba , yazmadığı günler mi var, tarih mi atlamış diye geri dönüp bakıyorum.


Neyse hani bugün yemeklerden konuşacaktık ...Şu an da bizim mutfakta kuru fasulye pişiyor.Olmazssa olmazı pilav; akşama taze pişecek...Siz de ne var akşam yemeğine peki ?Benim kuru fasulye yerken içine taze nane  eklemekten hoşlandığımı söylemiş miydim size... Bir deneyin bence...






Dün; acı biberli, zencefilli ve de misler gibi limon kokulu domates reçeli yaptım. Damakta acaip, şaşırtıcı bir lezzet bırakıyor. Yeminle benim kocam mesela, değişik şeyleri zor dener. Buna bayılıyor.


2kg domates.Sivri domateslerden kullandim,1kg seker.3 limon 5-6 adet aci biber.Kırmizi yesil farketmez benimki kırmiziydi...5 cm boyunda zencefil.Domatesleri biberleri ince ince dgra.Limonarin kabuklarii rendele suyunu da sık.Onlari da ilave et.zencefili de minik minik dogra.Kaynat hepsini birlikte.Önce hizli ates.Sonra 1 saat kadar kısık ates.İyice koyulasiyor.İşte domates reçelin oldu bileee :)
Şimdi ben mutfağa giricem, iki saat mesai harcayacam ve boş durucam, olur mu hiç,olmaz... Domates reçeli yaparken bir taraftan da ''Şeker Portakalı''nı izledim. Dünyaca ünlü bir romandır. Çocuk romanı denir. Hiç bir zaman anlamadığım bir şeydir. Bu kitap nasıl çocuk kitabı olur.Son derece  güzel bir dostluğu, fakir bir ailenin çocuğu olan Zeze'nin hayatından bir kesiti anlatır. Çok da güzeldir de  her gün bir araba sopa yiyen çocuğun hikayesi nasıl çocuk kitabı olur bakın yine sordum :) Film güzeldi, Meksikalı ile Zeze arasındaki dostluğu çok başarılı bir biçimde hişssettirdi bana...


Şimdi sırada bir MİM var. Leylak Dalıcım paslamıştı bana... Ancak yeri ve zamanı geldi...
En sevdiğiniz yemek:
Valla, Tokat usulü pişirilmiş sonra üstüne pastırmalar dizilip fırına verilmiş bir keşkeğe hiç bir zaman hayır demem...
En sevdiğiniz tatlı:
Cafer Erol'dan alınmış tulumba
Çocukken anneniz sizi:
Bir kaşık kafana bir kaşık ağzına diye yemek yedirirdi... Çünkü o tehditi alınca hemen ağzımı açardım. Yoksa kaşığı kafana yersin, ağlamak için ağzını açtığında da yemek girer... Te Allahım şimdi öyle olsa ya :)
Çocukken de şimdi de:
Çocukken yemek görünce kaçan biri olduğum için  öyle bir şey yok tabi, şimdi ise  lezzetli her yemeğe atlarım abi :)
Yemeyi sevdiğiniz ilginç şeyler:
Dibi tutan tencerenin dibini kazımaya bayılırım, kocam da sinir olur. Niye tabağına doğru dürüst yemek koymuyorsun diye ezikler beni :)Ben öyle yaparken üzülürmüş :)... Halbuki annem, sırf benim için sütlaçın dibini hep tuttururdu...
Türk Mutfağı dışında sevdiğiniz mutfak:
Ahhh bayılırım Meksika Mutfağına... Ağzım yana yana  yerim... Hatta kendi mutfağımda da denemeler yaparım. Meksika Mutfağı ile ilgili bir Workshopa da katılmıştım hatta ve hatta :)
Yemeyi sevdiğiniz en sağlıksız şey:
Biftek soslu cips...Hatta her türlü cips ama patates cipsi
Alerjiniz:
Alerji benim göbek adım. Bugün alerjim olmayan bir şeye yarın alerji olabilirim :(
En sevdiğiniz meyve:
Karpuzzzzz kann :)
Asla yemeyeceğim ve içmeyeceğim dediğiniz şeyler:
 Kurbağa bacağıdır, salyangozdur  yok efenim Fransız mutfağıdır, çiğ balıktır suşidir, yok efenim Japon mutfağı şöyledir böyledir ile gelmeyin bana... Getirin mumbar dolmasını ama, çift dalarım :). İçme konusu mesela kımız getirin yedi derde deva deyin içmem nerden bulacaksanız :)Öyle allengirli renklerde olan içecekleri de içmem turkuza bayılırım ama o renk bir şey getirin ağzıma koymam. Şimdilerde çok moda bu tür renkli içecekler...
Sonsuz tane yiyebileceğin şeyler:
Öyle bişi yok, yok yani
Çorbaların kralı:
Breh breh Adil Kebapta yediğim işkembe çorbası ama bir karalahana çorbası ile de çekişir.
Kahvaltıda tercih ettiğiniz şey:
Siyah zeytinsiz bir kahvaltı masası kahvaltı masası değildir.
Açken ben:
Açken ben azıcık gerilebilirim ama oruç tutmaya alışık bünye bir süre sonra normale geçer...
Bir keresinde yemek yerken:
Kıııs az kala öleyazdım ya ben :) şaka bi yana boğazıma kılçık kaçtı neredeyse bir parmak boyunda kefal kılçığıydı... Nasıl çıkarttım bilmiyorum...
Çok eğlenceli bir mimdi... Arzu eden yapsın bence...