Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

10 Eylül 2009 Perşembe

Sabahın köründe cörk diye açtım gözlerimi. İşe giderken niye açılmazdı bilmem. Ha yağdı ha yağacak denen, yağmur buraya gelmedi, hava yine açık.Gece bir ara yağar gibi yaptı o kadar.Gündüz gözüyle hiç yağmur mağmur görmedik. Tv de ki görüntülerden tüylerim diken diken hala. Kanal 24'ün konuğu , Nasuh Mahruki idi. Çok güzel açıklamalar yapıyordu ama sunucu kadun fırsat vermedi ki. Anam bacım. madem o kadar biliyodun, sen anlatsaydın ya, adamcağız yorgun argın gelmiş, bu gün 67 kişiyi kurtardık diye anlatıyor sana rağmen ama yok sen susmadın. Ve cümle alem öğrendi senin ne kadar bilgili olduğunu kafana tüy dikerler inşallah. Zaten çok moda. İçim tuhaf oluyo o kafalarında kuş tüylü kızları görünce. Gamze de demez mi, çok hoşuma gidiyor diye:))))

Ha böyle oturup salına salına yazı yazdığıma bakmayın, akşam yemekte misafirim var. Her yer de her yerde maşallah. Yetmez gibi, Naziş de masaya su dökmüş, örtüyü banyoya atmış, masadakileri sehpaya doldurmuş.

Akşam Milli Takım da Afrika dan uzağa attı bizi. Terim hep son dakika zaferlerine alışıktı ama bu kez olmadı.Çok erken terkettik sahayı yav.

Dün hayat çok bayattı. Seldi Van'dan gelen şehit haberleriydi, Milli Takım hezimetiydi. Umarım bu gün daha bir umutlu bakıyoruzdur yarına