Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

5 Ocak 2009 Pazartesi

yemeksiz mekanlar

Dünkü yazıma gelen bir kaç yorumda , yazdığım mekanların hepsinin yemek yenilen mekanlar olduğu belirtilmiş. Onun üzerine, yemek yenilmeyen bir kaç mekan yazayım dedim. Ama hele de İstanbulda öle yemeden içmeden oturulup sohbet edilen bi mekan bulamadım. Bilen varsa acilen bana da bildirsin.

Ama açık hava mekanları var öyle aç bilaç oturup , manzara seredeceğiniz. Mesela Boğazın karşılıklı kıyılarındaki tüm banklar. Ortaköy ve Kanlıcayı özellikle tavsiye ederim. Hele de Kanlıca baharda doyumsuzdur.


Yıldız parkı yine baharda, Emirgan yine baharda ve özellikle 17-30 Nisan arası Lale Bayramında.

Fıstıkağacından başlayıp Kuzguncuk sahiline kadar inen Fethipaşa korusu dört mevsim çok güzeldir. Sonbaharda ve kışın karlı havada ağaçların görüntüsü muhteşemdir. Yürüyüş parkuru tartan zemindir. her türlü spor aleti vardır. sabahları spor hocası gelir akademiden. Ama ben tembellikten bura yerine tutar alışveriş merkezinin en üstüne tırmanırım.

Eminönü Yeni Caminin önünde güvercinlere yem verin ya da verenleri seyredin dört mevsim.Ama güvercinler artık çok azaldı.

Moda da Bomontiye gidin isterseniz tüm salon oyunlarını oynayabileceğiniz kahveler var.

Cadde Bostan sahilinde gezinin, Adalar manzarası seyredin.

Boğaz Köprüsünden geçerken aşağıya Ortaköy sokaklarına bakın.

Benden bu kadar arkadaşlar yemeden içmeden ancak buralarda gezebilirsiniz. Ama mesela ben Yıldız Parkına gitsem Malta Köşkünde bir çay içer. Yıldız Sarayının en nadide porselenlerine bi bakarım. Emirgana gitsem ÇınarAltında bi yengen tost yerim. Kanlıca da yoğurdun tadına bakarım. Moda da Ali Usta dan tutti frutti dondurma yerim. Ortaköyde kumpir yemeden dönmem ama yine de siz bilirsiniz tabi hehehehe.

*******************************************************************
Şimdi gelellim yazmadığım günlerde ben ne yaptım. Cuma günü arkadaşlarımla önce bi yemek yedim sonra da iki tur okey partisi yaptım. Üsküdar da yağmur altında şahane bir yürüyüş yaptım.

Pazar günü kocam çalıştı. Gamsegamse ile Zuz 'a gittik. Saat iki buçuk da onun evindeydik ve geç kaldığımızı söyledi. Zaten saat kaç da gidersek gidelim mutlaka geç kalmış oluruz:)). Bizi kahvaltıya beklemiş. Çayı demlemiş, yumurtalı ekmek kızartmış, turşu kavurmuş. Yolda arayıp ekmek almamızı söyledi. Gamse , birinci fırından mı alcaz, ikinci fırından mı dedi bana. Ben de-boş ver nasılsa, ikinciden alsak birinciden, birinciden alsak ikinci fırından alacaktınız, oranın ekmeği güzel çünkü der bize dedim ve aynen oldu. Hangi fırından aldınız dedi, ikinciden dedim, birinciden alacaktınız dedi)). Bilmem kaç fincan çay içtim saymadım, ekmeklerin yanında aldığımız simitler de fırından henüz çıkmıştı, dumanı üstündeydi. Yedik içtik, sonra Gamse ile o yağmurda bi de Bağdat caddesi yaptık , oradan Capitol'e geçtik. Biraz da orada dolaşıp bir şeyler aldık. Çıktık yağmur hala yağıyordu. Kocamla da buluşup eve geldik. Gece de okudum biraz.

Bu gün evdeydim. Kayda değer hiç bir şey yapmadım.Ama yarın sabah kahvaltısına Beyoğlundayım. Hava çok kötü olmazssa tabi...

Bir de Issız Adam yazıma gelen bir Google aramasını yazmak istiyorum , yuh yani denilebilecek cinsten. Aynen şöyle----sinemaya gitmeden ıssız adam seyretmek-- nasıl ama.