Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

10 Eylül 2012 Pazartesi

Ayvalık'da

Tatilin ikinci gününün programı önce Ayvalık pazarı, sokakları gezisi, Sonra Sarımsaklı'ya gidip orada denize girme ve Şeytan Sofrasında gün batımını izlemekti.

Biz o gece Zuz ile evde kalmıştık biliyorsunuz. Ben sabah kalktım yeşil çayımı içtim ve kahvaltı için börekleri ve sakızlı lorlu kurabiyesi ile meşhur Gülen Pastanesine gittik. Kahvaltımızı edip, pazara daldık. Tabi ben alışmışım, müşteri tezgahta istediği malı bulamayınca tezgahın ortasına atlayıp, malın içine balıklama dalıp istenileni anında bulan tezgahçı modeline bu Ayvalık pazarcıları bana biraz renksiz geldi:)))Neyse pazar işini bitirip , artık bir Ayvalıklı olan Zuz'un arkadaşı Nükhet hanımın kahve davetine icabet ettik. Ama kahve kocaman bir şeftalili tart ile taçlanmıştı. Kahveler içildi, tart tadıldı ve arkadaşlarla buluşmak için Şeytanın Kahvesine gidildi.
Şeytanın Kahvesi eski İzmir yolunda... Tam köşe başında bulunuyor. Önü, küçük bir meydan. Kahve, şimdilerde burada içilen koruk suyu ile biliniyor. Şeytan'ın Kahvesi denilmesinin sebebi Midilli'ye dayanıyor . Miübadelede Midilli Adası'ndan Edremit'e gelen kahve sahibi Suat Beyin dedesi, çok yaramaz bir çocukmuş. Bir gün bahçede oturan yaşlı bir kadına yaramazlık yapıtığında, kadın tarafından , ''seni gidi şeytan seni ''diye azarlanınca, bu lakap dededen toruna sirayet etmiş. Bu kahve aile tarafından 1950 yılında satın alınmış. O günden bu yana da aynı ailenin değişik fertleri tarafından işletilmeye devam ediliyor.Kahve şimdilerde koruk suyu ile meşhur. Özel küçük bardaklarda ikram ediliyor ve enfes...Kahvenin bişiğinde'' Çöp M(adam)''ın yeri var. Burada atıklar, yeniden kullanıma dönüştürülüyor. Ayvalıklı kadınlar çalışıyor. Mudo ve Beymen'de destekliyormuş.Kahve civarı hemen hemen dizi, film platosu gibi. Benim önünde oturduğum yer; İki yaka bir İsmail adlı dizideki fotoğrafçı. Vitrin fotoğrafçı ama içi zahire dükkanı...Buranın bitişiğinde kahvesini içtiğimiz Nükhet Hanımın eşi Tahsin Bey'in antikacı dükkanı var. Ben sokağa girdiğimde dükkanının önünde Cahillikler Kitabını okuyordu.Zuz kızları almaya gittiğinden yalnızdım. Siz Zuz'un TAHSİN abisisiniz dedim O da siz de ablasısınız dedi:)) nerden tanıdık birbirimizi bilin hehehheh tabiki de Zuz'un facebook resimlerinden. Millet gelene kadar birlikte çay içip sohbet ettik. Ayvalık'a yolunuz düşerse Tahsin Bey'in dükkanına, Çöp M(adam) ve Şeytanın Kahvesine uğramadan geçmeyiniz. Abi buraları görmeyecekseniz ne işiniz var Ayvalık'da:))

Arkadaşlar geldi, koruk sularımızı içtik Şeytanın Kahvesinde... Çöp Madam'dan alış verişler yaptık ve bodoslamadan Ayvalık sokaklarına daldık.
Aşağıda gördüğünüz resimde ki cadde, Atatürk'ün Ayvalık'a geldiğinde bu caddeden girişi anısınaq o günkü tarih olan 13 Nisan Caddesi. Cadde üzerinde yürürken yanımızdan geçen üzüm kasalarıyla dolu station arabayı görünce biz hep bir ağızdan öyle bir üzümlere bakınnnn diye bağırmışızki adam arabayı durdu bize üzüm verdi.Sokaklarda dolaşa dolaşa acıktık, yorulduk ve sokak gezisini bitirdik. Ayvalık tostlarımızı yedik, denize Sarımsaklı'da girmek için Zuz'dan ayrıldık.


Biz üzüm arabasına üşüşmüşken Zuz fotolamaya devam etmiş)
(Zuz'un evinin sokağındayım)

Gezinin her anını fotoğraflayan Zuz, biz taksiye binince bile arkamızdan resmimizi çekmiş:))

Sarımsaklı yolunda baktıkki bindiğimiz taksi tam bize göre yedi kişilik... Hemen pazarlığımızı yaptık. Sen bizi tekrar gel buradan al Şeytan Sofrasına götür, orada da bekle tekrar Cunda'ya bırak dedik. Sarımsaklı'da doğruca Deniz Beach'e gittik ve bizi Cunda Adali Pansiyondan Zuhal gönderdi didik hihihi... Bize dev gibi bir şemsiye açtılar, buzlu meyvalarımız geldi. Akşama kadar denize girdik, sohbet muhabbet derken taksicimiz geldi. Şeytan Sofrasına çıktık. Gün batımını izlemeye gelenlerle dolmuş taşmıştı orası. Neyse efenim uzatmayalım, kenara oturduk bekliyoruz güneş batsın diye... Burası oldukça yüksek bir yer tabi, etraf kazalara karşı çelik tellerle korumaya alınmış. Oturduğumuz yere bir karı koca geldi.Adam hesapta karısının resmini çekiyor. Kadını tellerden dışarı çıkarttırdı, daha güzel çıkar resim diye, bir de durmadan biraz daha geriye biraz daha geriye git diyor. Salak kadın da gidiyor. Biz ay ayyyy diye bağırışınca kadın arkasına bir baktı, kocasına sen beni öldürmek mi? istiyorsun diye bağırdı. Valla iyi senaryoydu, kadın düşşse bi sürü şahit var, kazara uçurumdan yuvarlandı diye. Yemezler dedim ben doğru gider, adam itti diye ifade verirdim.
Güneş en şahane batışını yaptı benim için benim için:))) Herkes alkışladı. Oradan bir dangalak güneşe tapıyosunuz dedi, alkışlayanlara. Ama kendi de saniye saniye resim çekti, güneş batarken sevgilisini öptü:))
Taksicimiz şahane insan Dursun Bey bizi Cunda'ya götürdü Zuz'a teslim etti... Duşlarımızı aldık , süslendik püslendik hadi şimdi de bizi müzikli bi yere götür dedik:) Moshos adlı Yunan tavernasına götürdü. Ablam ve arkadaşları diyerektanıştırdı, pazarlığını da yaptı heheh Yunan tavernasında kişi başı 25 liraya, balıklarımızı yedik, biralarımızı içtik, zeytin tabağımız, salatamız, vişneli lorumuz ve de fırınlanmış tahin pekmezimizle kah tabak kıranlara güldük kah şarkıcı Yunanca söyledi biz yasssuuu dedik ve geceyi bitirdik.
Ama güya bitirdik, dışarda başka pansiyoncu arkadaşları ile oturan Zuz'a biz yorgunuz pansiyona dönüyoruz dedik ama yolda aklımıza sufle yemek düştü... Cunda Meze Dünyasının suflesi gibi bir sufle yok abi.
Gittikki, her yer toplanmış, Yusuf Usta( e artık tanış olduk, tüm mezelerinden sipariş edince masamıza gelmiş bakmıştı bunlar kim acep diye)))...üstünü giymiş gidiyordu. Biz a gidiyormuydunuz biz de sufle yemeye gelmiştik deyince baaşımmm üstüne dedi geri döndü ve sufleyi yaptı ama o ne lezzetti.Sufleleri de yedikten sonra pansiyona döndük çünkü ertesi gün Kaz Dağları gibi çok yoğun bir programımız vardı.

Hayde şimdi Kaz Dağları maceralarında buluşmak üzere bu yazı bitsin.