Sabah yürüyüşümü yaptım, Kütüphaneye uğrayıp bir de kitap aldım. Kendi kendime uyguladığım, kütüphaneler hep yaşasın, hayatımızda hep olsunlar etkinliği için:)) Ayda bir tane dahi olsa kütüphaneden mutlaka bir kitap okumaya çalışıyorum. Yaz aylarında boşlamıştım ama geçtiğimiz ay itibariyle yeniden başlattım. Artık birbirimizi tanır olduğumuz temiz yüzlü kütüphaneci ile epi bir sohbet ettik...Bir tane de sevimsiz var laf aramızda:)Kütüphaneye neden yayınevlerinin yeni çıkan kitapları göndermediğini sordum. İl kütüphaneleri bu konuda daha şanslıymış. Yediyüz bin kişiye hitap eden bir kütüphane olmasına rağmen yine de ilçe kütüphanesi muamelesi görüyoruz dedi. Neyse buna da şükür. Kendime, Nazlı Eray'ın '' Beyoğlu''nda Gezersin''ini aldım...
AMASYA
Dün bütün günü kışlık soslar yapmakla geçirince, akşama haşat bir biçimde tv karşısına serildim. ''Aşk-ı Memnu ''nun Matmazeli Zerrin Tekindor'un sunduğu ''Kentler ve Gölgeler''i izledik. Bu seferki kent; benim için Dante ve Zeya'nın şehri demek olan Floransa idi...İnsanoğlu elle yemek yemeyi ilk kez, Dante'nin doğduğu bu şehirde bırakmış.Yani çatalla yemek ilk kez Floransa'da yenmiş.Bu şehir Romeo ve Juliette'ye esin kaynağı olmuş ve Amasya'ya da ne kadar benziyor...Bir dip not da, Dante'nin ''İlahi Komedya'' sı ile ilgili... kitabın adının bu olması yazarın tercihi değilmiş. O sadece komedya demiş, çok sonraları ilahi bir yazar ve şair olduğu için bu isim konmuş...
Bugün ''Bozkırın Tezenesi'' Neşet Ertaş'ı da uğurladık sonsuz yürüyüşüne... Almanya'da hapse düşünce kimseler arayıp sormamış Neşet Ertaş'ı, Yaşar Kemal dışında... Geçmiş olsun, Bozkırın Tezenesi demiş ... tezene, telli aletleri çalmaya yarayan mızrap, pena benzeri şeylere verilen addır.O günden sonra bu isimle anılır olmuş hatta bu isimle bir Neşet Ertaş belgeseli var.Kendi gitti türküleri bize kaldı yadigar.
Gittim ben, bugünlük de bu kadar olsun...
eeen dip not. Lizbon'a Gece Treni kitap okuyan kızda yayına girdi...