Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

22 Aralık 2009 Salı

günün tabağı aslında dünün tabağı:)))



Bu tabak dünkü koru yürüyüşü sonucu oluştu. Yapraklar defne; en sevdiğim ağaç. Mutlaka elimde cebimde defne yaprağı olur. Evimize çıkan sokak da iki yanlı olarak defne ağaçları vardır. Baharda Belediye gelir onları budar, defneleri yol kenarına yığar.Ben her ordan geçişte bir kaç yaprak alırım cebime koyarım, bir tanesinide ortadan kırar koklaya koklaya eve gelirim. Koru deseniz çam ve sedir ağaçlarının yanında kocaman kocaman defne ağaçlarıyla dolu.O gördüğünüz üzüm benzeri şey:)))palmiye ağacından. Kopardığımı gören bir adam tartalım mı? diye espri yaptı.Diğerleride zaten at kestanesi ve çam kozalağı. Kozalaklar biraz nemli. Kurusunlar boyanacaklar.

İlkokuldaydım, öğretmenimiz sonbaharda yaprakların dökülmesini gözlemlememiz için; bizi ormana götürmüştü. Bir taraftan da yaprak topluyorduk. Sonra bu yaprakları kartonlara yapıştırır , altlarına isimlerini yazardık. Yaprağını döken ağaçlar ve dökmeyenler diye de kategorilerdik. Defneyle o zaman tanıştım işte. O dur budur, her paltomun cebinden defne yaprağı çıkar.

yunan mitolojisinde daphne olarak yer alir. kendisi bir nymphedir. apollon'un kendisine asik oldugu daphne, ona hic yuz vermezmis. bir gun ormanda apollon tarafindan yakalanmis daphne. ve babasinin yakarislari sonucu orada bulunan irmak tarafindan bir agaca donusturulmus.

Yürüyüş sonrasında eve geldim. Akşam yemeğimizi pişirdim. Brüksel lahanası ve kıymalı salçalı sapagetti ve de zeytinyağlı pırasa. Bu ara sebze ağırlıklı yemeye karar verdik. Ama kızların ikiside akşam yemeğinde dışardalardı:))) yani biz takıldık sebzeye:)) Bu ara takıldığım başka bir şey de kabuklu badem:(((

Kızlar gelince biraz da onlarla lafladık, günün raporunu aldık ve samanyolunu izleyip yattım. Bakalım bunda romana ne kadar sadık kalınacak.Bu ara geceleri yatarken alerji ilacımı içtiğim için küp gibi uyuyorum valla.

Sabah yine beş buçukta hortladık. Kızlar gitti , benim uykuda gitti bu arada ama uyumalıyım bu gün Can gelecek. Performans toplamalıyım:))

tabiki de uyudum:))) ama yazıyı göndermeyi unutmuşum:)))

not: En çok bu yazım tıklanıyor, Bu gün baktım yine en çok tıklanan yazı, o yüzden yeniden link vereyim, yeniden hatırlayalım dedim.

düzenleme: Kurban bayramlarında sokaklar kan gölüne dönmesin, sosyal kurumlar yoluyla bu iş halledilsin, kimsesiz çocuklara, kimsesiz yaşlılara gitsin dedik ... ha onun da şeyini çıkarmışız. ..Onu bile cukkalamışlar...Hem de en saygın sosyal kurumlar...Yahu biz toptan ölmüşüz de haberimiz yok,..Kurda kuşa yem olmuşuz da ruhumuz duymamış. ..Vah bize vahlar bize..Toptan paranoyak olucaz, kimselere güvenemeyeceğiz, güven bunalımı var bu ülkede güven ...Enflasyon menfilasyon gölgede kaldı...

Yeni yıl gelirken- kokinalı yıllar

Her yıl, yılbaşı yaklaşırken mutlak bir kokinalı yazı yazmışım. Bu yıl da, yazayım yazayım derken Leylak Dalıcım koymuş bile kokinaları sayfasına. İlk kokinalı yazımı 2006 da yazmışım, acemilik bi kokina resmi bulamamışım, evdekileri çekip koyamamışım. Ataletim canım benim yetişmiş imdadıma ve kendi kokinalarını resimleyip benim için koymuş. Bknz aşağıdaki resim.Ve yazısını şöyle bağlamış, kokina resimlerini koyarken...



.


üstteki resim ne alaka derseniz..
dikkatinize ve affınıza sığınarak..
yılbaşı sözü bir kez de olsa geçti.. yazıda..
e bi de lale.. bulamamış bir kokina resmi.. ben de yardımcı ''oliiim'' dedim.. =))
bu arada kokina ne demek var mı bilen??.



İşte 2006 da yazdığım kokinalı yazı.
Ben yeni yılın geldiğini önce köşe başlarında , çingenelerin kokina satmaya başlamasından anlarım. Doğada yetişen bir bitki değidir. Dikensi bir bitkinin dallarına , diğer bir bitkinin kırmızı meyvalarının bağlanmasından oluşur. Adını rumca kırmızı anlamına gelen kokino dan alır. Ben küçükken anneme - anneee bak seni kandırmışlar, bu kırmızı şeyleri buraya iple bağlamışlar derdim:))). Annem onlara yılbaşı gecesi kar görüntüsü vermek için pamukla süslerdi. Yeşil yapraklar arasında küçük kırmızı meyveler ve uçlarında minik minik pamuklar , bayılırdık .


Şimdi yılbaşı ağaçları süslüyoruz. Sanıldığının aksine bunun hiçbir dinle ilgisi yoktur. Bir pagan geleneğidir. Yalnız bu yıl dikaktimi çeken bir şey var. İstanbul çoktan hazırlanmaya başlardı, yeni yıla bu günlerde. Vitrinlerde , sokaklarda bu coşkuyu göremiyorum. Halbuki ayrı bir zevktir o. Sokağa çıktığınız da o görüntü, ister alış veriş yapın , ister yapmayın insanın içine umut doldurur. yeni yıl hep yeni umutlarla gelir ya. Umudumuz kaybolmasın hiç.

Ne zahmetli bir iştir kokina yapmak, o dikenli bitkinin dallarına o minik kırmızı topcukları bağlamak.Kokinayı pazarlıksız almam, öyle hoşuma giderki kokina pazarlığı yapmak.Gider gibi yapınca arkamdan satıcı kadının gel kız gel diye bağırması, gülüşmemiz...

Ne zaman bir çingene kadının elinde kokina görürseniz anlayın ki, yeni yıl yaklaşmakta. Eğer evinize kokina laıp götürürseniz ve ertesi yıl yeniden sokakta kokina satıldığını gördüğünüzde sizinki de hala yeşilse ; kırmızı boyalı , yeşil pancurlu bir eviniz olacak demekmiş:))))

Bizim ev hiç kokinasız olmadı. Annemin favori dekorasyon malzemesiydi. Yılbaşı akşamı mutlaka minik pamuklar koyar, üstüne kar yağmış görüntüsü verirdi. Sonrada girişteki büyük yer vazosundaki yerlerini alırlardı . Hiç sararmadan aylarca durabilir çünki.Gelenek bu ya ben de girişteki büyük yer vazosuna koyarım hehehehe.

Eeee hadii almadınız mı? hala kokinaları. Bu yıl İstanbuldan Adana'ya bile gitmiş kokinalar. Duydun mu?? Dilaracım...

düzenleme: Dün akşam Yule idi. yani kış dönümü yani Anneannemin deyimiyle gün dönümü. Eski Türkler yılbaşı olarak kutlarlarmış. Ne yalan söyleyeyim bu güne yule dendiğini pagan kültürüne çok meraklı olan Naziş'den öğrendim. Geçen gece Muazzez İlmiye Çığ ağaç süslemenin tamamen türk pagan adeti olduğunu sonradan hristiyanlar tarafından benimsendiğini anlattı.