Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

6 Eylül 2010 Pazartesi

gecelerden bu gece

Beş gündür yazı yazmamışım... beş gündür de hayatımızda değişen bir şey yok:)) Alerji işi devam... Böyle diken diken yaşıyorum işte... Ne kadar ialaç alırsam alayım, o kendi canı istediği zaman gidecek...

Kızlar cuma günü itibariyle 10 günlük tatile girdiler... Artık öğrencilerle birlikte çalacak onların ders zili de... Geçen yılı stajyer öğretmen olarak geçiren Gamsegamse artık tam bir öğretmen olarak devam edecek hayatına... Üç Eylülde başlayıp üç gün süren oryantasyon döneminde öğrencileri O'nu, O öğrencilerini pek sevdi... Dilerim hep böyle gider... Naziş zaten artık mesleğinin 6. yılında deneyimli bir öğretmen... O^nun da bu yıl yeni öğrencileri var ve Onlar da birbirlerini çok sevmişler...

Lolipop Pabuçları okumaya devam... ramazan da okuma hızım çok yavaşladı ama okuma isteğim daha da arttı:)) Listeme yeni giren bir çok kitap var ve en başta da Zero'da okuduğum bir kitap var ki çok merak ettim....Hemen ulaşmalıyım o kitaba... Adı '' Sonsuzluk İçin yedi Gün'' yazarı Marc Levy... ve de Hala bir Ursula L. Guin okumamış olmanın ezikliği içindeyim... Sanırım Yerdeniz serisi ile başlayacağım...

Şu referandum olayı bir an önce bitse... partilerin bunu sidik yarışı haline getirmelerinden son derece rahatsızım... O meydanlardaki seviyenin dibe inmesi ne dibi , çukura inmesi... Süleyman Nazif'e : rüşvet yiyen, yalancı dolandırıcı bir adam için, bu adam çok alçak demişler de; O da alçak bir seviyedir demiş, Ona ancak çukur denir... yani bunların söylemleri seviyesizlikte çukuru buldu artık... Aynı ilkokul çocuklarına benzetiyorum, sanki bir müsamereye hazırlanıyorlar adı da referandum...

Hadi gideyim ben gece gece siyasette yaptım valla...