Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Mart 2008 Cumartesi

eskiden çooook eskiden

bu gün eski yazı günü ya , Gamsegamse ben seçeyim dedi. Hadi seç dedim ve bu yazı çıktı arşivden. Artık biten bir şeyi hatırlatıyor sokak sütçülerini. Herkesin mutlaka bir anısı vardır bunla ilgili, öyle olsa gerek ki zaten , yazdığım günlerde de baya bi yorum almışım, yorumlayanlardan yorumlarında kendi anılarını yazmış. Hatta Pınar, sen babanın sütçüden aldığı kırmızı halıları bile hatırlamışsın bu yazıyı okuyunca)). Gel gelelim yazıya şimdi
*******************************************************************************
10/5/2006 - SÜTÇÜ MUHABBETLERİ
Sabah kalkıpta mutfak tezgahının üstündeki süt kutusunu görünce birden gözümde eski usul sütçülerimiz canlandı.Sonra baktımda ne çok anılarım varmış süt ve sütçülerle ilgili,

Demirel zamanında bir gazeteciye şöyle demişti

-Eğer sabah saat altı da kapınız çaldığında ,kapıyı çalanın sütçü olduğundan eminseniz,demokratik bir ülkede yaşıyorsunuz demektir.

Ne yapsın adam siyasi hayatı boyunca sabah kapısını çalanın sütçü olabileceğinden hiç bir zaman emin olamadı.

Benim ,çocukluk yıllarımdı her sabah saat altıda kapımızı bazen çilli kırmızı kafalı bir oğlan ,bazende kumral saçlı bir oğlan çalardı.Bunlar bizim sütçümüzün oğullarıydı.Bakır stillerede süt getirirler di .Ya annem o kadar sütün hepsini bize içiremiyeceğine her gün sütlaç ve yoğurt yapmayacağına göre onca sütü ne yapardı bilmem. Sonra biz ayrıldık o şehirden yani Ordu dan ve doğduğumuz yere İstanbul a geri döndük. annemden olan aile tarafım orada olduğu için her yaz tatilin bir kısmını Orduda geçiririm. Lise yıllarındaydım. Arkadaşlarım ve kuzenlerle Orduya gidelim dedik. Hep beraber bindik otobüse gidiyoruz. Yolcular arasında bir fısıldaşmadır gidiyor.- şoför Deli Cezmiymiş habariniz var mı? falan diyolar.Kim ya bu dedim . Çok sinirliymiş yolda konuşturmaz ,araabayı sert kullanır ağlayan çocuklara kızarmış.Hareket saati geldi ,Bir bıçkın delikanlı yerleşti şoför mahaline dememle gerçektende uçuyoruz ,O , o arada yanındakilere , kaynanam şöyle dedi bende camları aşağı aldım diye anlatıyor. Ama ben hızdan nasıl korktum ben söylendikçe yolcular aman sus diyor. Aradan zaman geçti bu kalktı yerini başkasına devtetti ve yanıma gelmezmi bana eğildi aha da beni çok konuştun diye paralayacakl derken eğildi - kız Lale sana az mı? süt taşıdım niye bi selam vermezsin, bi arzun varmı demez mi.İşte bu bizim kumral sütcüymüş.

Aradan yıllar geçti yine Ordu yolundayız ama bu sefer evli ve çocuklu olarak. Erkek kardeşim de artık oraya yerleşmiş, Eşi vergi dairesinde memurdu o zamanlar. Şefine demişki- görümcemler gelecek izin istiyorum- kim senin görümcen işte o da anlatınca ,bir şartla demiş ben onlara çok süt götürürdüm benim teknede bu pazar misafirim olsunlar.
Bize söyleyince ,benim koca dedi ki - bir şartla kıyıda olcaz. Tekne gezintisi yok.Çocuklarla tanımadığım bir insanla denize açılamam şimdi orada içki faslı da olur. Sözmü ,söz dedik ve pazar günü gittik. ( Bu çilli ve kırmızı kafa olanı.) Sabah tekneyle açılmış balıklar tutmuş.,midyeler çıkarmış.Tekneyi de kıyıya çekmiş,Masalar kurulu.Yedik içtik denize girdik derken bizim gelin yani Arzu Lale abla hadi tekneye dedi.Kızım mnyakmısın eniştene ne söz verdik dememe kalmadı kocamın sesi geliyo laleeeeeeeeeeeeeeeee bir döndüm teknede yanına çocuklarıda almış oturmuş.Beni çağırıyor.İşte şimdi ne denir atladık tekne sefası da yaptık

Y a bi de sütcü Zeynel var ki denizi olmayan yerden evlere şenlik ama gitmem lazım .Süt muhabbeti fazla uzadı.