Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

21 Nisan 2016 Perşembe

Alo alo burada mısınız? :)

Yani eğer buradaysanız son günlerde neler yaptım onu anlatacağımda :)
Ordu'dan geldiğimden beri bir hareket bir bereket bende. Gitmeler, gelmeler okumalar, üflemeler.
Geldiğimin ertesi günü okey grubumla buluştu Fato'da ...Ayıptır söylemesi Ordu bana yaramış valla,oyunu ben aldım.Yiyip içerken, çat çat taş dizerken tüm stresini atıyor insan.Yiyip içmek demişken, o gün Niksar'da baharın müjdecisi leylekler gelirken yapılan tatlı "leylek giliği" masamızın baş konuğuydu.

Cuma günü ise ruhuma ziyafet çektim. Oyuncak Müzesinde Onur Caymaz'ın konuk şair olduğu "Yasemin Sungur ile Şiirle Sohbet"e katıldım. Şiir, edebiyatın belki de en ihmal ettiğimiz yanı ama neden güzel olan bir şeyi tarif ederken hep şiir gibi deriz mesela, bunu düşündünüz mü? Çok çok keyif aldığım bir gün oldu.
Cumartesi günü ise evde herkesler uyurken Gamsegamse ile evden kaçtık. Önce güzel bir yürüyüş yaptık sonra da ana kız kahvaltı ettik başbaşa...Hava misler gibiydi.Gittiğimiz yer çok kalabalıktı, ay dışarda yer yok bu havada içeride kahvaltı yapmak istemem derken fırt bi masa boşaldı, hemen kuş gibi konduk. :) Gamsegamse oradan spora gitti ben yine yürüyerek eve döndüm.
Pazar gününü evde geçirdim, yeni takıntım Yeşilçam  şarkılarını dinledim. Ailece uzun uzun kahvaltı ettik. Doris Lessing'in Büyükanneler  kitabını okudum. Bu kitap dört uzun hikayeden oluşuyor. Kitaba adını  veren "Büyükanneler" filme de alınmıştı  hatta film +18 di.

Bu haftanın okunup biten ikinci kitabı ise bu sıralarda beni en çok etkileyen kitap oldu. Makedonyalı yazar  Goce Smilevski  psikanalizmin kurucusu Freud'un Nazilerden kaçarken yanında götürebileceği 20 kişilik listeye kendi ailesini, baldızını, doktorunu, doktorunun ailesini, hemşirelerini hatta köpeğini bile yazıp dört yaşlı kız kardeşini yazmayıp onların gaz odasında can vermelerine neden oluşunu  Kız Kardeşi Adolfina'nın gözünden anlatmış. Çok hüzünlü bir kitap.

Geçtiğimiz salı günü ise  Beş kadın Erenköy Diyalog Kahvede brunch yapalım diye toplanıp, bir sürü yeni fikir etrafında sohbet ettik. Banu, Renan, Bahriye ve Armağan ile resmen beyin cimnastiği yaptık.

Aynı günün akşamı yine aynı ekiple bu kez  Tiyatro Karnaval da  Gönül Ülkü- Gazanfer Özcan Sahnesinde ,Ethel Mulinas'ın tek perdelik ve tek kişilik oyunu "Yolculuğum"u izledik.  Başarabilirsiniz diyor Ethel Mulinas ve bir yol açıyor size kendi yolculuğunu anlatırken. Yer yer komik yer yer hüzünlü bu oynu izlemenizi şiddetle öneririm.


E bu kadar gezildi de evde  ne yapıldı derseniz, pişmeler, taşmalar aynen devam ettii. Hele dün hele dün tüm ev cıncık gibi temizlendi de üstüne hünkar beğendi bile pişti. O hünkar benim elimden yeseydi bu yemeği ası hünkar bayıldı ordu diyeyim size... 
Tarifim aynen  bildiğiniz hünkar beğendi tarifi ama yapan bendim ayol :) Tuzunu mu başka serptim,  patlıcanını mı caaanı gönülden közledim bilemem ama yiyen  doktor bu nee dedi  :)
Hayde gittim şimdi kalınız sağlıcakla...