Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

2 Kasım 2008 Pazar

Pazar yazısı ammmaaaaa

Eğer bu yazıyı şimdi ekleyemezsem buna ancak çarşamba günü fırsatım olacaktı o da belki. Şimdi hazır kocam spora dalmışken, Yaşadığı Beşiktaş hezimetini anlatıyordu habire kaçtım geldim. Gamsegamse ödev yapıyor. Naziş henüz hafta sonu kaçamağından dönmedi. O biliyosunuz cuma akşamından firar eder. Geceleri Zuz da konuşlanır .Elime kahvemi ve ayıptır sölemesi bu gün yaptığım elmalı pastamı da alıp klavye başına çöktüm.


Yorucu bir bir kaç gün geçirdim. Ha bu arada babam geldi perşembe sabahı , sabah beş de heheheh. Denizi olmayan yerden geldi. En önemlisi sevdiğimiz her şeyle)). Oraya özgü kebaplar pideler ohhhh enfesti valla. Baktım Naziş akşam servisten arıyor,anneee pideleri ısıt. Zuz vapurdan arar ablaaa şimdi Kabataş vapurundan indim kebap hazır mı??. Gamze zaten okula giderken tırıklamaya başladı. Biz böyle olunca babam bir keyif alıyor sormayın gitsin. Bizim kebap daha önce de anlatmıştım yapılışı ocağı yenmesi ile tüm bildiğiniz kebaplardan farklıdır. Üstüne de başka kuş tanımam. Bu Ordu^da çokça söylenen gargadan başka guş tanımam sözünün uyarlanmasıdır. Bidiğimden şaşmam demektir))




Bunun dışında , o kadar hareketli bir haftaydıki başka ne yaptığımı hatırlamıyorum. Pazar gününe yatakta bir yeşil çay ve yaşamdan dakikaları izleyerek başladım. Sunay Akın'ın, benim hemen hemen en az haftada bir kez önünden geçtiğim Taksimdeki; Cumhuriyet Anıtı hakkında anlatıkları nasıl da bakar kör gezdiğimizi anlattı bana. Hemen üstünüze alınmayın canım, ben kendi adıma şaştım kaldım. O heykelin önünde yüzlerce kez belki arkadaşlarımla buluştum. Gösterilere katıldım , çelenkler koyduk ama bi habermişiz meğer her şeyden .Üç olay anlattı birini biliyorum Atatürkün emriyle, Kurtuluş Savaşında yardımlarından ötürü Rusyaya jest amacıyla iki Rus Generalinde heykel de yer verilmesini.


Bilmediğim yönü ve çoğu kimseninde sanırım bilmediği yön, heykelin üstündeki iki kadın portresinin kimliği. Google de yaptığım araştırmada da bundan sadece türk kadınını temsil eden portre olarak bahsedilmiş. hikaye şu heykelin yapımı İtalyan heykeltraş Pietro Canonica ya verilir. Caronica Roma’daki atölyesinde anıt üzerine çalışmaya başlar. O sırada Sanai Nefise mektebinde yani bugünkü adıyla Mimar Sinan Üniversitesi’nde bir yarışma düzenlenir.

Yarışmanın amacı şudur; birinci gelen öğrenci bütün masrafları devlet tarafından karşılanarak Roma’ya gönderilecek, anıtın yapımında çalışacak. Yarışma sonlanıyor ve Sabiha Ziya adlı bir kız öğrenci birinci oluyor.

Gidecek ama gönderilmiyor. Bir müddet bekletiliyor. Bu sırada Mustafa Kemal’den talimat geliyor: “Hemen birinci gelen öğrenciyi gönderin. Biz bu Cumhuriyet Devrimleri’ni kimin için yaptık
. İşte o heykelde ki kadın yüzü Sabiha Ziya'ya ait. Bir tarafta peçeli yüzü bile görünmez haliyle, diğer tarafta modern Türk Kadının temsil eden aydınlik yüzüyle.




İkinci bilmediği yönü ise , Canonica heykeli yaparken bizim yer bilimciler itiraz ediyorlar, bu taş bizim koşullara uygun değil, yıllar bu heykeli ertir diyorlar. Ama Canonica benden iyisinmi bileceksiniz diyor ve heyet toplanıyor. Heyer heykeltraşa hak veriyor. Ve sonun da heykel çatlamaya başlayınca heykeli yine bizim bilimdamları kurtarıyor. Heykelin üstündeki çatlaklar da bu yüzdenmiş. Yani Cumhuriyet heykeli deyip önünden geçerken, önünde resimler çektiriken , sevgilinzi beklerken , oturup dinlenirken daha bi dikkatli bakın bu anıta, mesela iki yandaki koca kurnaların burda ne işi var diye sorun. Çünkü heykel bir havuzun içinde yer alacak bu kurnalardan taşan su havuzu dolduracakmış , böyle düşünülmesinin nedeni de Taksimin su dağıtım yeri olmasından dolayı düşünülen bir konseptmiş. Ama bizimkiler bu havuz işini iptal edince o kurnalar orda kel alaka gibi durmak ta. Benim o kurnaların farkına bile varmadığımı sölesem acaba çok mu garip karşılarsınız. Daha anlatacak o kadar şey varki , yaptığım araştırma sonucu gördüğüm , heykelin halktan toplanan paralarla yapıldığı gibi mesela. Neyse dahasını merak edenler bizzat inceleyecekler artık. Yarın ki planım şu, sabah erkenden kalkılacak. Bir fincan kahve ya da çay içilp yürüyerek Üsküdara inilecek. Çünkü yol üstünde uğramam gereken bi yer var. Oradan Kabataş motoruna atlanacak , sonra finüküler ve Taksim . Beyoğlunda kuzenlerle kahvaltı. Sonra Çukurcuma, ve Cihangir cenahları . Salı günü İlmiyem gelecek bi de Can Bey hazretleri teşrif edecek. Annesi Adapazarına gidecek çünkü. Artık bu yazı burada bitiyor biraz ev halkına şefkat göstermem gerekiyor çünkü...
not. Cumhuriyet Anıtı ve Tokat Kebabı aybı etikette yanyana geldiler ya daha bişeycikler demem kendime :)))))

24 yorum:

  1. Lale hanım vallahi harikasınız. Fark edilmeyeni fark ettirdiniz. Hemde ne güzel tarihlere denk geldi. Bravo!

    YanıtlaSil
  2. ilmik ilmik örmüş işte..
    her ayrıntısını..ülkenin..
    daha ne yapacaktı ...

    ilk kadın öykülerini severim çok =)
    iyi haftalar olsun..

    ha bi de.. bu bloun tepesine" kalori bombası" yazmak gerek.. iştahım açılıyor..
    bak gene oldu =)..

    atalet

    YanıtlaSil
  3. Afiyet bal seker olsun.

    vallahi benim de bildigim hicbirsey yoktu anit hakkinda cok sagol ablacim

    YanıtlaSil
  4. Nefis görünüyor Tokat kebabı, afiyet olsun.
    Sunay Akın'ın kitabını okuyorum şu anda ve bakıp görmediğimiz farkında olmadığımız ne çok şey olduğu duygusunu uyandırıyor her hikayesinde bende. Sabiha Ziya'nın hikayesini de öğrendiğime sevindim, dün izlemedim programı da

    YanıtlaSil
  5. kankiii,
    Haftasonu sunay akını dinlerken ben de aynı şeyleri düşündüm
    bakıp görmediğimiz ne çok şey var diye,
    kebap bir harika görünüyor
    afiyet olsun
    iyi gezmeler...

    YanıtlaSil
  6. Farkına varmadan yanından öylece geçip gittiğimiz çok değer var aslında. Hep bir yerlere yetişme telaşı yüzünden dikkat etmeden yaşıyoruz malesef. Birilerinin farkedip açıklaması çok güzel. Bugün birşeyler daha öğrendim sayenizde. Sevgiler.. ( Kebaplar müthiş görünüyor bu arada :))

    YanıtlaSil
  7. Oh oh ohh. Bizim yerimize de gezin :) Yaşamdan dakikalar'ı izleyememiş biri olarak özetini aldım sayenizde.

    YanıtlaSil
  8. Arabam satıldıktan sonra,otobüs-minibüs-vapur vs. ile geçerken bir yerlerden, ne çok şeyi atlamışım yıllardır diye düşünmüştüm.
    Senin gözünle de bakmak iyi oldu Lâle'm.Teşekkürler.

    Ama şu kebap resmi fena geldi sabah sabah..İçimde bi özlem yarattı..Belki bir gün kebapçıda buluşmalıyız..

    Sevgiler..Keyifli bir hafta olsun.

    YanıtlaSil
  9. Tam şu anda saat öğlen 12 ve ben o kebap resmiyle kendimden geçtim Lale Abla. Rejimdeyim ama böhüüüü. Öpüyorum kocaman.

    YanıtlaSil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  11. SELAM LALEM,
    Tokat kebabı oh! ne de güzeldir,bilirim tadını şimdi olsada yesek şu diyetisyen yasaklamadan :)
    Evet o anıtın önünde benim de çoçukluk resmim vardır gerçekten bazı şeylere bakar kör bakıyoruz birilerinin gözümüze sokması gerekiyor,Sunay Akın teşekkür etmemiz gerekiyor,sevgiler gönderiyorum iyi gezmeler sana da .

    YanıtlaSil
  12. öyleyse bir dip notta benden olsun.
    Bu iki resmin aydınlık yüzü olan tarafında Atatürk Kültür Merkezi var
    karanlık yüzün olduğu peçeli tarafta ne olduğunuda bir İstanbul' lu yazsın:)))
    Babanız hoş gelmiş sefalar getirmiş.Bir anısını bekleriz burdan...Kebablar muhteşem
    sevgiler

    YanıtlaSil
  13. Bu oyuncakçı dede bende her zaman büyümüş de küçülmüş çocuk havası yaratır! Var ya o çok bilmiş heyecanlı halleri. Bu heyecan şekli bu ülkede artmalı, Sunay bu aşıyı tutturuyor galiba.

    YanıtlaSil
  14. BİR TOKATLI VE KEBABIN TADINII SINIRSIZ VE SONSUZ TATMIŞ BİRİ OLARAK BLOĞUNUZDAKİ PAYLAŞILMLARI OKUMAK ÇOK ZEVKLİYDİ SEVGİLER.

    YanıtlaSil
  15. gerçekten ilgünç o kadın esimleri neredeydi yahuu hiç görmedik... bu arada kebap harika gözükuyor...

    YanıtlaSil
  16. Allahım o kebabı uzunca süre seyrettim ben oyyy ooyyy diyerek :))

    Sen kurnaları farketmemişsin benimki daha beter ben okurken hangi anıt dedim :) geldiğimde daha bir dikkatli bakacağım

    öpptüümmm.....

    YanıtlaSil
  17. Tokat'li arkadasimiz bizi Tokat'a davet ettiginde yemistik tam yerinde,tadini hala unutamadim.
    Kahvenin yanina elmali kek nefis gitmsitir,afiyet olsun Ablacigim

    YanıtlaSil
  18. Lale ablaaa, ancak gelebildim.Sunay Akin'i bu yuzden cok seviyorum sanki gercegi masal gibi anlatiyor ya acaip hosuma gidiyor.

    Opuyorum kocaman:)

    YanıtlaSil
  19. patilerinle zamana meydan okurdun
    gülümserdin güneş gibi
    incir yaraları anımsatırdı içtenliğini
    özledi bu şair seni
    nerelerdesin?


    sevgimle abla.

    YanıtlaSil
  20. lale,

    yarısından girince programı izlemeye ,sen yazınca tamamlandı olayın konusu...
    geçip gittiğimiz nice değerler var,
    ama sanki bazı şeyler özellikle unutturulmaya çalışılıyor gibi...

    lale kebabınızda sarımsak da pişiriliyor,bizim burada soğan pişirilir de...
    can bey de iyi alıştı size,kolay gelsin canım...
    baban için de hoşgeldin diyeyim ben sana...

    YanıtlaSil
  21. Çok aydınlatıcı bir post olmuş bence.

    Ayrıca hızınıza yetişemiyorum :) Çok hoşuma gidiyor evinizdeki bu sirkülasyon. Sevdiklerinizle her daim bir arada olmanızı dilerim.

    Selamlar.

    YanıtlaSil
  22. Ne güzel, ne keyifli bir haftasonu olmuş sizin için. Sevdiklerinizle birlikte olmak insanı yenileyiveriyor, enerji ekliyor insana.

    Bilgilendirici paylaşamınız için de teşekkürler.

    YanıtlaSil
  23. Pasamiz nasil bir super bir insanmis ya! Keske yasasaydi.. Bizde görebilseydik! cok güzel yazmisiniz, cok begendim!

    kebaplarda harika! yummie :)

    YanıtlaSil
  24. Bir daha ki İstanbul seferinde Taksim Anıtı gözler dört açılıp incelenecek :)) Tokat kebabı hımmm üç yıl Tokatta yaşamıştım çocukken baba oralıda ;)sevgilerimle

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))