Dün gece rüyamda Cancan'ı gördüm. Sanırım özlemişim. Sabah aradım, erkenden, Berfu rüyanda mı? gördün dedi:)) he valla dedim.Biraz kendimize gelelim programlaşalım dedik.
Öğleden sonra Cancan'ım hepimiz için ayrı ayrı yaptığı resimlerle çıkageldi.Fakat şöyle bir derdimiz var, kardeşini hem seviyor, hem de yerden yere vuruyor. Uras cücesi de yürümeye başladı. Bugün biz çıkmak için hazırlanırken, sen git benim yeri keşfet, bir güzel baş köşeye kurul.Nasıl tatlıydı... gelin bakın diye seslendim. Seslenmez olaydım. Can'dan bir araba dayak yedi garibim. Neyse çıktık dışarı önce Cancan'ın deyimiyle bizim semtin spor klübesine uğrayıp, Babaanne ve Dedeye Uras'ı sattık.Biz de fazla uzaklaşmadan Nakkaş Tepe'de ki Yedi Tepe Reteurant-Cafe'ye gittik. Burası tam boğaza nazır, yemekleri, servisi çok güzel bir yer. Yemekten sonra gezinti yapabileceğiniz güzel bir gezi yolu ve bu yolun sonunda teleskopla Boğazı seyredebileceğiniz bir terası var. Hatta ben artık yürüyüş güzegahlarıma burayı da ekledim. Çay molamızı da burada veririz.Zaten dönüşte Naziş'le biz yürüdük.Burada gördüğünüz gibi Berfu Boğazı dikizlemekte :)(bu yolda Cankuşumla az koşmaca oynamadık:))
Eve geldiğimizde bizden kalanı akşam yemeğini yemişti. Sabahın köründe pişirdiğim dolmalara yumulmuşlardı.
Sonrası çaydı, Survivordu falan filan.
Kitapta sanırım uzun bir süre 1Q84'den söz edeceğiz. Henüz 160 sayfa falan okudum. Çünkü çok kalın ve bu yüzden açık hava okumalarına götüremiyorum. Uzaktaki Küçük Güneş Kuşları ile paralel gidiyor. 153..sayfadan sonra kitabın adının neden bu olduğunu anlıyorsunuz. Yani adı bende saklı değil:) Açık açık anlatıyor. Q'nun Question dan geldiğini, dünyanın soru işaretleriyle dolu olduğunu anlatmak istediği için bu ismi koyduğunu anlatıyor. Kadın kiralık katiller, paralel evrenler daha neler nelerin beni beklediğini bilmediğim bir dünyanın içine dalmış durumdayım. İlk dinlediğimiz müzik parçası; Janacék'in Sinfoniettas'ı...Murakami'nin olmazssa olmazı müzik hemen gösterdi kendini. Her kitaba bir müzik parçası damgasını vurur mutlaka...Yanlış hatırlamıyorsam Zemberek Kuşunun Güncesinde de Arşidük Üçlüsüydü bu...Murakami aynı zamanda bir maratoncu...kitaplarınıda bir maraton koşusundaymış gibi yazıyor. Yavaş yavaş giderken birden hızlanıyor. Ben usul usul gittiğimizi, karakterleri tanıdığımızı snaırken hooop birden paralel evren karmaşına düştüm.Kitabı okuyanlar açısından bu kadar yazmak yeterli sanırım.Yoksa, polisiye bir kitap verdiğiniz birine; katil uşak demeye benzeyecek iş:)
Şimdi gök gürlüyor. Sanırım yine yağmurlu bir hafta olacak...
Lale' cim burası gece gibi.. Dışarı çıkacaksanız temkinli olun.
YanıtlaSilİyi haftalar :)
Lale abla, ne kadar zayıflamışsınnnn...
YanıtlaSilİstanbul güzel bu incecik dal gibi kadın güzel oh oh değmeyin keyfime durumları :) ay Uras'cık da benim ufaklik gibi gazaba uğruyor desene,demek sade bizimkiler değilmiş ;) her dakika birbirlerinin gözünü oyan. Çok öpüyorum .Asis
YanıtlaSilLale Abla seni çok takdir ediyorum ben almaya cesaret edemedim kitabı, itiraf edeyim yorumlarını çok merak ediyordum, bakalım sonu nasıl olacak, belki bir cesaret gelir:))
YanıtlaSilNakkaştepeden de ne güzel görünür canım İstanbul, zaten nerden güzel görünmez ki:)
YanıtlaSilHavası bile bir başkadır:)))
Diyetin sonucu müthiş, çok güzel görünüyorsun.