Tam dört yıl önce bu gün başlamışım, blog yazmaya. Dört yıl her gün iyiki demişim iyi ki buradayım. Ya o akşam Naziş'le bilgisayarda gezinirken, birden bana blog açıp hadi çabuk isim bul kendine çabuk çabuk demeseydi, sizleri tanımasaydım...Blogcuda başlayan macera burada devam etmekte, umarım hep olur hayatımda blog.
Yaşadığım güzellikleri anlatmak mümkün değil. Reel hayatıma girenler var ...Annemim yaptığı yemeği uçakla gönderenler var, monitorüm bozulunca kapıma monitör getirenler... hasta olunca uzaklardan şifa çayları gönderenler var...Havaalanlarında laptoplarını açıp beni okuyan , yorum yazanlar var... Evimi misler gibi lavanta kokularıyla dolduranlar... kitaplarımın arasında ayraç olanlar var...Hollanda da Lale şeklindeki yelpazeyi görünce beni hatırlayanlar hemen bana postalayanlar var...Okuduğu kitabı beğenince hemen bana postalayanlar...hiç yüzümü görmeden , dün gece rüyamda seni gördüm diyenler var...
Yakama broş olup takılan , yazımdaki en ufak bir nüanstan duygumu anlayıp telefona sarılan var...Eniştemin hastalığında , yattığı hastaneyi arayıp sağlığı hakkında bilgi alıp beni bilgilendiren var... Ta yüreğinden Lale Ablacığım diyenler var...Daha sayılası,,, söylenesi çok şey var...
Hepinize ama hepinize çok ama çok teşekkür ederim...
******************************************************************************************
Şimdi yazamadığım günlerden kısa kısa Lale ne yaptı...
Dolaşılan güzegahlar Üsküdar- Eminönü- Taksim. Cihangir- Kadıköy- Bağdat Caddesi dolayları. En son Çiftehavuzlarda görüntülendi, bir gece konakladı hatta:))) . Bir ara görümceli bir okey partisine de katılmayı ihmal etmedi.
Elindeki kitap; Bin Muhteşem Güneş. Çok sevdi, Elinden bırakamadı, kocası tarafından kitabı zevk için okumadığı, kendini harap etmek aracı olarak kullandığı konusunda suçlandı.
Eve en son giriş yapan , sıraya giren kitaplar
America Latino-Che Guevara,
Mahir- Turhan Feyzioğlu
***********************************************************************************************
Şimdi uzun uzun:)))))))))
Yukarda da ana hatlarını verdiğim gibi geçti, yazmadığım günler. Evimmi özledim , yoruldum. Dün, görümcelerimle okey oynarken birden uyku bastırdı gibi oldum masada.Kendimde bir kırgınlık hissettim, koşa koşa eve geldim. İlacımı içip yatağa girdim.Akşamı tv izleyerek ve okuyarak geçirdim. .Yarın öğlene kadar uyuyalım dedim kızlara ama sabah saat sekizde Nazlı'nın Anneee- Babaaa diye çağırmasıyla uyandım. İkimize birlikte seslenmesinde bir iş var dedim ve salona gittiğimde salon perdesini kornişle birlikte yerde gördüm. Küp gibi uyumuşuz, evi götürseler duymayacağız. O toplantıya gitti, Gamse kapısını kapadı ses gelmesin diye:))). Biz karı,koca ortalığı toparladık. Turuncu pijamalarım ve ben salon penceresinden arzı endam eyledik sokağa karşı heheheheh, kocam da yeniden vidaladı kornişi ama akşam yeniden düştü ve tamirci getirip yeniden korniş takıldı.
Bu günlerin en güzel olayı , perşembe gecesi Zuz da kaldım. Kardeş kardeş oturduk, geç saatlere kadar sohbet ettik. O viskiledi ben çayladım sohbeti:))). Zuz da ne kadar kitabım varsa topladım heheheheh. hele biri ta 2005 den beri ondaymış:))) . Sabahta birlikte çıktık evden , O işe gitti, ben eve geldim
Beyoğlu seferim de eğlenceli geçti, hala yılbaşı havasında. Kuyruklu yıldız altında yürüme fırsatını henüz kaçırmadınız yani. Zaten o akşam direk Zuz'a geçtim. Dayımlarla birlikte yemek yedik. Bu Kızın bir huyu var, yaptığı yemekler ille o gece bitecek, bitmezse yanınıza verir, hatta ekmekleri bile. O yüzden ondan dönerken yanımda mutlaka ya ekmek, ya kalan yemekler olur. Cips açsa da o bile kalsa onu bile verir, cins...
Kızlar iyiler , büyüklerin ellerinden , küçüklerin gözlerinden öper, yaşıtlarına selam ederler. Dört gözle tatili beklemekteler. Hatta gözlerini göğe diktiler kar bekliyorlar. Çok yoruldular. Biraz önce Naziş dışardan geldi, sulu kar yağıyormuş, kar tatili umuyor :)))
Bu akşam Tarihin Arka Odasını izleyeceğim o yüzden önce biraz kitabımı okuyacağım...
not: 2010 Kültür Başkenti etkinlikleri bu akşam yedi tepede aynı anda başladı. Kültür Başkenti sıfatının daha çok yakıştığı başka bir kent yok bence. Ama ne kadar hoyrat davranıyoruz , ne kadar hırpalıyoruz çok üzüyoruz O'nu çok...
Yaşadığım güzellikleri anlatmak mümkün değil. Reel hayatıma girenler var ...Annemim yaptığı yemeği uçakla gönderenler var, monitorüm bozulunca kapıma monitör getirenler... hasta olunca uzaklardan şifa çayları gönderenler var...Havaalanlarında laptoplarını açıp beni okuyan , yorum yazanlar var... Evimi misler gibi lavanta kokularıyla dolduranlar... kitaplarımın arasında ayraç olanlar var...Hollanda da Lale şeklindeki yelpazeyi görünce beni hatırlayanlar hemen bana postalayanlar var...Okuduğu kitabı beğenince hemen bana postalayanlar...hiç yüzümü görmeden , dün gece rüyamda seni gördüm diyenler var...
Yakama broş olup takılan , yazımdaki en ufak bir nüanstan duygumu anlayıp telefona sarılan var...Eniştemin hastalığında , yattığı hastaneyi arayıp sağlığı hakkında bilgi alıp beni bilgilendiren var... Ta yüreğinden Lale Ablacığım diyenler var...Daha sayılası,,, söylenesi çok şey var...
Hepinize ama hepinize çok ama çok teşekkür ederim...
******************************************************************************************
Şimdi yazamadığım günlerden kısa kısa Lale ne yaptı...
Dolaşılan güzegahlar Üsküdar- Eminönü- Taksim. Cihangir- Kadıköy- Bağdat Caddesi dolayları. En son Çiftehavuzlarda görüntülendi, bir gece konakladı hatta:))) . Bir ara görümceli bir okey partisine de katılmayı ihmal etmedi.
Elindeki kitap; Bin Muhteşem Güneş. Çok sevdi, Elinden bırakamadı, kocası tarafından kitabı zevk için okumadığı, kendini harap etmek aracı olarak kullandığı konusunda suçlandı.
Eve en son giriş yapan , sıraya giren kitaplar
America Latino-Che Guevara,
Mahir- Turhan Feyzioğlu
***********************************************************************************************
Şimdi uzun uzun:)))))))))
Yukarda da ana hatlarını verdiğim gibi geçti, yazmadığım günler. Evimmi özledim , yoruldum. Dün, görümcelerimle okey oynarken birden uyku bastırdı gibi oldum masada.Kendimde bir kırgınlık hissettim, koşa koşa eve geldim. İlacımı içip yatağa girdim.Akşamı tv izleyerek ve okuyarak geçirdim. .Yarın öğlene kadar uyuyalım dedim kızlara ama sabah saat sekizde Nazlı'nın Anneee- Babaaa diye çağırmasıyla uyandım. İkimize birlikte seslenmesinde bir iş var dedim ve salona gittiğimde salon perdesini kornişle birlikte yerde gördüm. Küp gibi uyumuşuz, evi götürseler duymayacağız. O toplantıya gitti, Gamse kapısını kapadı ses gelmesin diye:))). Biz karı,koca ortalığı toparladık. Turuncu pijamalarım ve ben salon penceresinden arzı endam eyledik sokağa karşı heheheheh, kocam da yeniden vidaladı kornişi ama akşam yeniden düştü ve tamirci getirip yeniden korniş takıldı.
Bu günlerin en güzel olayı , perşembe gecesi Zuz da kaldım. Kardeş kardeş oturduk, geç saatlere kadar sohbet ettik. O viskiledi ben çayladım sohbeti:))). Zuz da ne kadar kitabım varsa topladım heheheheh. hele biri ta 2005 den beri ondaymış:))) . Sabahta birlikte çıktık evden , O işe gitti, ben eve geldim
Beyoğlu seferim de eğlenceli geçti, hala yılbaşı havasında. Kuyruklu yıldız altında yürüme fırsatını henüz kaçırmadınız yani. Zaten o akşam direk Zuz'a geçtim. Dayımlarla birlikte yemek yedik. Bu Kızın bir huyu var, yaptığı yemekler ille o gece bitecek, bitmezse yanınıza verir, hatta ekmekleri bile. O yüzden ondan dönerken yanımda mutlaka ya ekmek, ya kalan yemekler olur. Cips açsa da o bile kalsa onu bile verir, cins...
Kızlar iyiler , büyüklerin ellerinden , küçüklerin gözlerinden öper, yaşıtlarına selam ederler. Dört gözle tatili beklemekteler. Hatta gözlerini göğe diktiler kar bekliyorlar. Çok yoruldular. Biraz önce Naziş dışardan geldi, sulu kar yağıyormuş, kar tatili umuyor :)))
Bu akşam Tarihin Arka Odasını izleyeceğim o yüzden önce biraz kitabımı okuyacağım...
not: 2010 Kültür Başkenti etkinlikleri bu akşam yedi tepede aynı anda başladı. Kültür Başkenti sıfatının daha çok yakıştığı başka bir kent yok bence. Ama ne kadar hoyrat davranıyoruz , ne kadar hırpalıyoruz çok üzüyoruz O'nu çok...
Ay hoşgeldin. Blogunun doğum günü kutlu olsun. Özlettin ayol. Bir daha bu kadar ara verme, çok gezmişsin, misafirin varmış, şu , bu anladık ama burada da okuyucuların, blogdaşların falan var di mi? İhmal etme bizi ağlarız sonra:))
YanıtlaSilevcek iyi oyduğunuza sevindik, iyi geceler diliyor yatmaya gidiyorum:))
canımmmm lale ablammm nice yılllllara LALENİN BAHÇESİ,daha upuuzzzzzun yıllar okumak dileğiyle.Özlemiştik seni.Kızlarınıza,eşinize,Zuz'umuza,Cancan'a,eniştenize kısacası tüm aileye selame der.büyüklerin ellerinden ,küçüklerin gözlerinden öperimm:) bu mesajı 01:45 de yazıorum.Tarihin arka odasını izliordum ama yarın erken kalkcağımdan yatıorum şimdi.tam sevgili Hakan dostumuza girmiştim.ordan size geldimm:)
YanıtlaSilsenin saat yanlış :) önce saati yazayım evde yoktum şuan gece 01:30 yeni gelmişim..İyi ki varsın iyi ki tanımışım seni..zaman ne çabuk geçiyor daha dün gibi,daha nice bloglu yıllara...iyi geceler çook öpüyorum.
YanıtlaSilBlogda kırkıncı yılını kutlamamız dileğiyle hepinize kocaman sevgiler gönderiyorum...
YanıtlaSilGünaydın Lale Abla'cım:)
YanıtlaSilNice nice nice senelere...ben birkaç ayda ne güzellikler yaşadım, kimbilir siz 4 senede saydığınız gibi ne güzellikler biriktirmişsinizdir...içinde olmayana anlatmak çok güç ama inanılmaz sahici bir yer burası...burda olmadığınız günleri hikaye etmenize ise bininci kez bayıldım, yanınızda gibi hissediyorum ya da kalkıp yanınıza gelmek istiyorum:)
Kendinize dikkat edin ve çok keyifli bir Pazar günü geçirin...
Ablam, iyi ki blog yazmışsın. İyi ki varsın. Seni tanıdığıma sayfana geldiğime çok mutluyum.
YanıtlaSilTüm ailen ,sevdiklerin, eşin dostunla öyle sıcaksın ki....
Hayata bakışın, neşen, kitap tutkun,yaşama sevincin hiç bitmesin.
Nice senelere...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilNice seneler. Hep burada olmanız dileğiyle güzel pazarlar dilerim :)
YanıtlaSilSevgili Lale,
YanıtlaSildaha nice uzun uzun blog birlikteligine, insallah...
Selam ve sevgilerimle
Sonia
Nice yıllara lale hanım bahçeniz hep renkli olsun
YanıtlaSilnice nice yıllara... ben biraz geç keşfetmişim ama çok keyifle okuyorum:)
YanıtlaSilHeyooo 4 yıl mı olmuş yahu :) Ne güzel şeyler paylaşmışsın 4 yılda. Nice nice 4 yıllara. Bu arada bilsem Mahmut çay getirirdim sana. Normal çaydan pek bir farkı yok tat olarak ama ben sevdim. Bergamot aromalı seylan çayı. Türkiye'de de bulunabiliyormuş sanırım. Sevgiler...
YanıtlaSilnice nice 4, 14, 44,... yıllara:))
YanıtlaSilevet iyiki naziş onları yapmış, iyiki buralara yolun düşmüş, iyiki karşılaşmışız:)))))))
hastalanmadan ufak bir yorgunlukla geçmesine sevindim gezme maceranın.
kornişine şaşırdım, nazar değmiş size, aman konişe gelmiş neyseki.
kızlar son bir gayret modundalar anladım.
vee istanbuldaki kutlamları tv de seyrederken aklımda sen vardın, acaba sen neler yapıyorsun kutlamalar sırasında diye???
zuz, misafirleriniz, gezmeleriniz... sen harikasın:))))))
sevgilerimle
Nice nice yıllara..
YanıtlaSilHep yaz olurmu Lale alacım,sen hep yaz,biz okuyalım büyük bir zevkle..
Hayatın tadını çıkarıp,örnek ol hepimize..sevgilerimle
Lale Abla'cım, nice nice yıllara. İyi ki yazıyorsun, o pozitif hayatına konuk alıyorsun bizi.
YanıtlaSilKocaman sevgiler gönderiyoruz sana
kankimmmm,
YanıtlaSil4 yıl nasıl geçmiş
seni tanıdğıma çok mutluyum
iyiki açmışsın bloğu
ne güzel dostluklar yaşadık
evet tam da hollandada seni hatırladım
laleli yelpazeyi görmemle
ne harika birşey bu dostluk oralardan hatırlamak
canım benim iyiki varsın
senin enerjin, neşen ailen
herşeyin çok güzel
aman nazar değmesin
tü tüüü tüüü
maşallah
iyi ki doğmuş bu blog !!!!!
YanıtlaSiliyi ki bir boza yazısında karşılaşmışız :):)
akşama bunu da kutlayalım mı????
Lalenin bahçesi dilerim çooook uzun yıllar daha bizimle beraber olur, gününü, güncesini, gönlünü bizimle paylaşmaya devam eder...
YanıtlaSilSevgilerimle arkadaşım...