Sabah pencereden dışarı baktığımda camların bayağı bi buğulu olduğunu gördüm, bu demektir ki hava soğuk bu gün. E, atrık normaldir.
Evdeki hastalık halleri biraz hafifledi. hatta Naziş kendini dün akşam saatleri itibarıyla Bağdat Caddesine vurdu bile. Zeyaaa , rastlarsan ona oralarda selam söyle)) Artık geceleri de Zuz'a gider ancak pazar akşamı döner eve. Pek ağırladım hastalığı süresince en sevdiği keki yaptım , havuçlu kek, sonacığıma çikolatalı muzlu krep yaptım. En sevdiği yemekleri pişirdim. He bu arada benim bademciklerim de iltihaplıydı ama ne gam!!. Gece yatarken yaf bu benim boğazım bi aciiip , sanki bişiler takılıyo, sen şu deprem fenerini al da boğazıma bak bakim dedim, kocama; -sanki kar yağmış boğazına ,dedi. Hemen bi kekik çayı yaptım. Sabah da antibiyotiğe başladım bitti gitti.
.
Biz küçükken boğazımız ağrıdığında ne kadar ilaç bile alıyo olsak. Ne kadar Dikran Amca (mahallemizin doktoruydu) ilaçlar verse , iğneler yapsa da ille de annem taflan yapraklarını boğazımıza sarardı. Bu konudan daha önce söz etmiştim. Yaprakları kauçuk yapraklarına , meyvesi de kirazımsı ama yendiğinde ağızda burukluk bırakır. Yani boğazı şişen çocuk hemen Mualla'lara gider. Ayten Teyze den ağaçlarındaki yapraklardan istenirdi. Dr Dikran Amca ile de ilgili bir şey anlatmam gerek. Dikran Amca , Dr, kızkardeşi eczacıydı. Ordu'da ki bir inanışa göre dişi çıkan çocuk dişini , yüksek mevkili , okumuş birinin evinin damına atarsa O da öyle biri olur. Yani hemen her gün bi kaç diş atılırdı evlerinin damlarına. Annesi pek eğlenirdi bu durumla, şu taraf daha alçak o taraftan atın diye taktik bile verirdi. Bu doğru olsaydı bizim mahallenin tüm çocuklarının dr ya da eczacı olması gerekirdi. Yani bu tez çürüdü :))
Bu çocukluk anılarını yazmam Zuz'un pek hoşuna gitmiş, bunu okudum yenisini yaz dedi, önceki yazımı ekler eklemez.Onun hatırına biraz okulumuzdan söz edeyim. Bizim mahallede iki ilkokul vardı. Biri Cumhuriyet İlkokulu diğeri İsmet Paşa İlkokulu. Biz kuşaklar boyu İsmet Paşa İlkokulu'nda okumuşuz. Teyzelerimin dayılarımın haylazlıkları biz okula başladığımızda bile anlatılırdı. Bu iki ilkokulun çocukları birbirlerine rakipti. Diyelim bizim okulun önünden bir Cumhuriyet İlkokulu öğrencisi geçiyor, hemen duvara birlikte dizilinir , hep bir ağızdan - Cumhuriyet itli, çocukları bitli diye bağırılır. Sizin yolunuz oraya düşerse aynı muamale size yapılır tabi.İsmet Paşa ilkokulu ; 1860 yıllarına burada yaşayan Ermeniler tarafından yapılmış, taştan, çok güzel mimariye sahip bir binadır. İntenette çok resim aradım ama bulamadım. Görmenizi çok isterdim. Daha önce blogcudayken bu okulla ilgili yazdığım bir yazıyı hatırlayanlar belki vardır ama okumak isteyenler için burada. Bu yazıyı yazdığımda kuzen Oyanın yazdığı yorum aynen şuydu. O da aynı okulun öğrencisiydi çünkü.
9/2/2006 - akvaryumlu okul
Yazan oya
bende okulumuzun akvaryum bölümünü sevdim.............
birde kömürlükten geçen tiyatro sahnesini..............
birde karda yokuş aşağı kaymasını.............
glu glu hindileri.Rezzan öğretmenimizi de unutmadım.
yanlız hiçbir müzik aleti ile tanışma fırsatım olmadı ...olsa idi o akardiyonu beraber çalardık.........benden ağır ama olsun...
Boğaz ağrısıyla başladık , ilkokula kadar gittik. Bu konu bitmez. Eğer buradaya üşenmeyip de tıklarsanız bu okulun eşi bulunmaz bir okul olduğunu anlarsınız.
Şimdi sıra geldi bizim evde ne piştiye. Dün karalahana çorbası pişti. Ben bunu pişirmeyi babamdam öğrendim. Yanlış okumadınız aynen öyle. Hep annem pişirdi biz yedik. Biraz da karışık çok malzemeli falan olunca hiç yanaşmadım. Annemden sonra da hiç cesater edip yapmadım. Nerde rastladıysak orada yedik. Bir gün eve geldim ki babam pişirmiş. Nasıl yaptığını da anlattı , ondan sonra ben pişirdim.
Malzemesi oldukça kabarık.
Bir bağ kara lahana. Birer avuç kadar mısır ve haşlanmış kuru fasulye. Bir adet havuç ve patates. Yarım su bardağı mısır unu. Bir parça kemikli et veya biraz kıyma. Lahanayı incecik doğrayın ve iyice yıkayın. Küçük küçük ve küp küp doğradığınız, (aynı garnitürlük gibi) patatesi havucu ve eğer et ile pişirecekseniz eti, mısırı ve fasulyeyi koyun birlikte pişlsinler. Sebzeler iyice yumşayınca mısır ununu sulandırıp ilave edin, birlikte bi 10 dk daha kaynasınlar. Sonra kendi zevkinize göre seçeceğiniz yapa bira salça ve kırmızı biber atıp iyice kızdırıp çorbaya dökün. Altını kapatın. Eğer kıyma ile pişecekse kıyma sos aşamasında girecek devreye.
Krep çeşitlemeleri yaptım bir de bu hafta. Tatlı olarak yemek isteyenler için arasına fındıklı çikolatalı sarelle sürdüm muz dilimleri koyup rulo yaptım. Yok tuzlu isterim diyenler içinse domatesli, biberli kıymalı bir karışım yapıp arasına onu koyup rulo yaptım. Naziş çikolatalı ve muzlu için; canımız ne zaman tatlı istese bundan yap anne dedi.
Bir de aldım denedimler var. Doğadan'ın çıkardığı ballı yeşil çayı hiç beğenmedim. Kokusu çok rahatsız etti. Yol gösterici olacaksa hiç birimiz sevmedik.Komilinin çıkardığı Manolya &inci tozlu bakım sabununu çok sevdim, Gamsegamse de Palmolive nin çıkardığı cahsmere serisini çok sevdi. Avonun beyaz zambak kokulu banyo köpüğü ise harika. Annem kolonya sevmediği için bir tek Pe Re Ja nın beyaz zambak kolonyasını alırdı ve okula giderken bire damla yakalarımıza sürerdi. Kolonya şişesi de kocaman bir kristal şişeydi. Hep çıkış kapısının yanında dururdu. Sonra ben kırdım onu. Milyonlarca parçaya ayrıldı. Toplansa 10 şişe falan çıkar bu parçalardan, ne kadar çok dedim. Annem tam kızacakken güldü.
Bir de Dr Otker in gurme puding serisinden elmalı ve üzümlü pudingi denedim hatta pasta kreması olarak kullandım , beğendik. Korkmayın reklam ücreti almıyorum))
Bi de hoşuma giden söz nerden duydum bilmiyorum , galiba bi yerde okudum. Çok param olunca kendime yalnızlık satın alıcam diyordu biri. Dermiyim acaba bir gün böyle bişe. Şimdi her odadan biri çıkarken. Koridorda bile birilerine rastlarken . İnsana bu kadar alışıkken. Ama sabah saatlerim var yalnız olduğum. Yataktan kalkmadan bir şeyler izleyip , okuduğum , yeşil çayımı içtiğim. Bakın o saatleri de babam gelse vermem valla )))
Bu gün cumartesi tüm program tekliflerini reddettim. Evdeyiz Gamsegamse ile. O yarın çıkacakmış dışarıya . Naziş dünden kırdı kirişi zaten. HADİ BAKALIM İYİ BİR HAFTA SONU OLSUN, KEYİFLER GICIR OLSUN...
laleeeee dur önce okuduklarımı sindireyim...:) Ne çok işe yarar bilgi var, bu yazıyı kopyala yapıştır yapmalı.
YanıtlaSilBoğaz ağrısına yapraklar, karalahana çorbsı, krep.
Fekat ben o çorba tarifine bayıldım, adeta sağlık bombası olmuş. Zaten bu ara sebzelere karmış durumdayım, şunu bir deneyeyim...:)
Çok sevgiler cancağızım...
...ama lütfen bitmesin, dahası yok mu?
YanıtlaSilTadı damadığımızda kaldı daha çok isteriz :)
Sevgiler.
ayyy bilgi manyağı oldum yazıyı okuyunca
YanıtlaSilkaralahana çorbasını çok severim ben. Mısırlı falan ohhh
Boğaz ağrısı için karabiberli süt içerim ben miss gibi gelir.
Bu günlerde işten çıkıp eve koşuyorum koli yapmaya o yüzden cadde piyasası yok ben dee
Öpüyorum kocaman
Sevgili Lale yani maşallah diyorum :))ben en çok yalnızlığa takıldım bu yazıda hani kalabalıklar içinden birden yalnız kalınca insan kendine gelemez ama ben alışığım severim yalnızlığımı işte bazen de hüzünlenirim...yine okuyacağım yazıyı tıklayamadım bağlantıya misafirlerim vardı.sevgiler sana
YanıtlaSilEski anıları hepimiz seviyoruz, hep anlatın olur mu Lale Abla. Bu arada kara lahana ile ilgili bir yemekte biz yapalım demiştim geçen gün. Onun üzerine tarif geldi deneriz açıkcası.
YanıtlaSilHastalık içinden bile bi komiklik çıkardın ya helâl olsun sana.
YanıtlaSilBizim büyüklere göre de, bebeğin göbeği düştüğünde damlara atılırdı.Bizim kızların göbeği evde kokuşuyordu,çöpe atıvermiştim.K.validede bi panik...çöpçü olacaklar diye:))
Sizin müdür beyin bi de yeşil kürkü gerçcekten olsaymış,deli diye tıkarlarmış bi yere..Ne o ööle okulu hayvanat bahçesine çevirmiş:))
Çok yaşa sen Lâlem..Zorlu bir günün gecesinde çok iyi geldin ha..
Öpüyorum çok
bergamotlu yeşil çay güzel..
YanıtlaSilben onu sevdim ..
=)
seni de sevdim ..elbet..
yalnızlık..
kısa süreli ve çoktan seçmeli olunca güzel lalem..
=)
sevgiyle..
atalet..
selam canım,
YanıtlaSilne güzel ondan bundan bahsetmişim benimde anılarım tazelendi,okul yıllarımız ne güzeldi tekrar o günlere dönebilsek,ama geri bu günlerimizede gelsek derim ben.
karalahana çorbası arkadaşım yapardı ama ben hiç denemedim,başkasının yaptığını yemek daha lezzetli oluyor sanırım.
Sevgiyle kal hep mutlu ol :)))
hamdiyefiliz
çok severim karalahana çorbasını. napcaz şimdi peki, en kısa zamanda anneye gidilmeli...karalahana çorbası yaptırılmalı...
YanıtlaSilbademcikden bende cok cektimistim aldirdim kurtuldum.
YanıtlaSilkaralahana corbasini Trabzonlu arkadasimda yemistim ilk gördügümde karisik bir corba gibi geldi ama yiyince nefis lezzetli oldugunu anladim,hatta her pisirdiginde banada gönderir sagolsun.
Yazin cok keyifliydi,anilar,hastalik,krepler hersey var bu yazida yazan parmaklarin sagolsun
Laleciğim,
YanıtlaSilHangi birine yorum yazsam acaba??
Öyle heyo diyip gidemem de
huyum kurusun:))
Müdürden başlıyayım..
Eski yazıyıda okuyunca çok beğendim ben bu müdürü:))Şimdikiler
sadece para çalıyor paraaa...
Kaldı ki penasını bölsün:))
Okul tekerlemeniz pek güzelmiş..Ne hoş böyle köklü bir ilkokuldan mezun olmak...
Boğaz için ağacı merak ettim az sonra internetten bakacağım...
Tek çocuk büyümek kötüdür..Bilirim.
Yalnızlığı pek sevmem.
Ama kalabalığı da hiç sevmem:))
Yalnızsam eğer bir bakarım ki
düşüncelerimde yine insanlar var ve ben yine kalabalıklaştırmışım ortamı mı:)) sevgiler benden
aslında bende pek sevdim anılı yazılarını, bu kadar berrak hatırlayıp aktarıyor olmak kabiliyet olsa gerek :)
YanıtlaSiltüm hastalıklar için geçmiş olsun
bir de iyi haftalar :)
Memleketten kelimeler görmek ne güzel oluyor yazıda bir bilseniz :)
YanıtlaSilYoğun yaşanmış ve güzel yazılmış bir günün notlarını okumak da aynı derece güzel. Sevgiler.