Sevgililer gününü de milletçe eda ettik nihayet. Ama bu arada dünya öykü günü olduğunu iki kişi hatırladı atesinsesi ve balkahve.Hatırladılarda onların sayesinde ben de bloğumuzun öykücüsü mutfaksolistini kutlama fırsatı buldum.
Bu gün eski yazılarıma bakarken şunu farkettim. Ben önce anılarımdan başlamışım işe, sonra gündelik hayata geçmişim:))).Bu günkü seçtiğim yazı eski İstanbul ile ilgili. Arada hatırlamakta fayda var, eski İstanbulu.
Üsküdar Çarşısı
Galata Köprüsü
Kadıköy İskelesi
9/2/2006 - ANNEMİN İSTANBUL'U
Annemin İstanbul'un da annem geldiğinde, tanıdığı bir kuş bile yokmuş.
suyu saka denilen su satıcılarından alırlarmış
yoğurdu kilo ile, ellerindeki zillerle sokaktan geçtiklerini haber veren , enselerine koydukları uzun sopanın iki tarafına astıkları kaplarda satan adamlardan alırlarmış
Toplu taşıma aracı tramvaymış.
Trafik mi oda ne
Pikniğe Ümraniye ye gidilirmiş (bilmeyenler için ümraniye İstanbu^'un en büyük semtlerinden biri)
denize moda ve fenerbahçeden girilirmiş(ben buna yetiştim)
Annem mahalledeki herkesi tanırmış,mahalleli de onu
mahallede biri öldüğünde diğer evlerdede 40 gün radyo açılmazmış.
Şimdiller de kocamın ve benim bütün kabilem ,burada öyleki dayımın oğlu ile teyzemin oğlu ayrı ayrı gitttikleri İstiklal caddesinde(beyoğlu)birbirlerine çarpmışlar.Su satan sakalar yok ama saka marka şişe suyu var.Annemin üsküdarında artık toplu taşıma aracı tüp geçit olacak (üsküdarın tarihi dokusunun canına okuduktan sonra) Mahallede BEN KİMSEYİ TANIMIYORUM AMA ,küçük kızım mahalledeki ilkokula gittiği için yaramazlıklarından dolayı mahalledeki kilisenin papazı bile bizi tanıyor.)annemi kaybettiğim de işyerimde(tüm binada ortak radyo yayını vardı.)3gün radyo açılmamıştı) yoğurt cu geldiğini haber vermek için zil çalmıyor ama yoğurt firmaları reklamlarda tepemizde borazan çalıyor.Ama herşeyden önemlisi annem 8yıl önce gitti.
*****
********************************************************************************
eski yazıya yeni not.
Şimdi Üsküdar Meydanını görmenizi isterim. Marmaray çalışmaları yüzünden , her ne kadar tarihi doku bozulmuyor dense bile. O meydan artık Tarihi Üsküdar Meydanı değil. Avrupa ülkelerinde , şehirleşmede en önemli tutulan şey, meydanlardır. Bizim Taksim Meydanı, Kadıköy Meydanı, Eminönü Meydanı gibi . Şehirlerin en önemli yerleri bence meydanlarıdır. Ama bakalım bu gidişle ne kadarı kalacak.
mutlu cumalar �y� hafta sonlar� :)))
YanıtlaSilDaha ilk cümlesinde gözlerim dolmaya başladı,yaşlanıyorum galiba,önceleride böyleydim ben eski ya da geçmişten her şey duygulandırır beni,bir daha o anı yaşamanın mümkün olamayacağını çok iyi bildiğimden galiba.Annemin diye başlayan her cümle, daha bir farklı kavurdu.Elimizdeki avucumuzdaki her değer bir bir gitti.Yaşasaydı Laikliğin de bu güne geldiğini görse kalbi dayanmazdı..İçimiz yanıyor..Nurlar içinde yatsın anneciğin. Balkahve
YanıtlaSilGerçekten bilmiyordum öykü günü olduğunu 14 Şubatın...
YanıtlaSilBir öykü sever olarak,bundan sonra unutmayacağım ve daima kutlayacağım.
Şimdi!...
Gelelim sözün özüne...
Laleninbahçesi'ne karşı birazcık mahçubuz sözün doğrusu.
Explorer açılış sayfamızın hemen üzerindeki,sık kullandığımız adresler arasında olduğu halde adı,
bir türlü yolumuz düşmedi sayfasına...
Boynymyz kıldan ince artık...
Ya affolalım,ya katledilelim...
Ziyaretinize be sevgi günümüzü kutlayan güzel yorumunuza çok çok teşekkür ederiz.
Biz de,
sizin sevgi ve öykü gününüzü gönülden kutluyoruz.
Öyküye gelince...
Güzel bir çalışma...
Cümleler aheste akan bir ırmak misali, alıp götürüyor,bırakmıyor insanın bakışlarını...
Tebrik ediyorum yazanı...
Ama!...
Üsküdar meydanı,
hep güzellikler taşımıyor insanların hatıralarına,düşüncelerine...
Her insan sevöiyor,sevemiyor Üsküdar'ı...
Bana tercih yap deseler,
dünya üzerinde gideceğim,gezeceğim,güzelliğinden faydalanacağım en son coğrafyadır...
Bazen,
insanların bakışları,bakışlarıyla keşfettikleri değerler değil de,
duygularındaki,yüreklerindeki değerler çok daha önemli olabiliyor...
Umarım kendimizi tarifleyebildik...
Güzellikler diliyorum size...
uzakdost
Eski İstanbul'u ve o günlere dair olan herşeyi dinlemeyi seviyorum:)) O komşuluklar, paylaşımlar, karşılıksız verilen ödünler... Mesela saka neymiş nereden bu isim gelmiş yeni duydum ama saka marka sudan çokça içtiğimi biliyorum. Değerlerimize sahip çıkmamız için onların özünü de bilmemiz gerekir.
YanıtlaSilEskilere hayranlığım bir kere daha arttı:)) TV açılmadan konuşarak geçirilen zamanlar istiyorum.
İyi haftasonları Lale ablacım...
demek 40 gun radyoyu acmiyorlarmis, komsularinin cenazesine saygilarindan ... ne incelik ...
YanıtlaSilcok guzel bir yaziydi Lale Hanim ... cok dokunakli .. Ben eski Istanbul'u daha cok severdim herhalde ...
dağ lalesi
YanıtlaSilanadolunun dağ eteklerinde yetişen, başı aşağıya doğru kırmızı yaprakları taçı andıran bu çiçeği oraların emektar insanları gelin çiçeğine benzetir.hani bir türkü varya yüksek yüksek tepelere... diye başlayan
bu çiçek neden ağlamaktadır neye uzaktır hep düşünmüşümdür.yurdum insanının güzel imgelerine ise hiç bir zaman söyleyecek söz bulamamışımdır.
şimdi anlıyorum ki har vurulup harman savrulan şehirlerimizede ağlayan laleler hala vardır
seni seviyorum abla,seni seviyoruz
:)
Ne guzel bir yaziymis bu...ben kacirmisim , iyi ki tekrar yayinlamissin...
YanıtlaSilGaliba gecmisi guzel kilan seylerden biri de az kisi de cok iliski ve kaliteli iliski varmis.Simdi 30 katli binalarda kimin yasadigini bilmeden gunlerimizi geciriyoruz...
Annecigine ve sana buradan kocaman opucuk gonderiyorum!:)
eski istanbulmu hatıralarda kaldı
YanıtlaSilne eski insanları var nede eskiyi hatırlatan birşeyler kaldı
aslında insanlar istanbulu yalnızlığa terketti
kendilerini mutlu ederken istanbnulu mutsuz ettiler
duygu yükünü kaldıracak kalpler ve yürekler zaten tarihten siliniyor
hayra alamet bir durum değil göreceğiz ve yaşayacağız
mutlu haftalar ablacığım
yoğurtçulara yetiştim ben bir tel elinde çıngırakla gezen. Bİr de sütçüler vardı 1 liloluk gri ölçü kapları vardı. Suratı bile gözümün önünde bizimkinin.
YanıtlaSilBizim mahallede hala herkes birbirini tanır. Yolda 3 kişi ile konuşmadan yürünmez. Balkonlara doğru dedikodu yapılır. boşa demiyorum İstanbul'da değil köyde yaşıyorum diye Erenköy hala bizim köyümüz :):)
İyi ki hatırlattın İstanbulu :):)
Annenin laflarını hiç tanımadan ben bile anıyorum. Nur içinde yatsın...
ayaklarım yerden kesildi sayfama bıraktığın notu görünce. kimsenin aklına gelmez diye düşünüyordum. hatta bir ara öykü gününü kutlamayı bile düşünmüştüm. sonra da vazgeçtim. deliye her gün bayram ya benimki o hesap gün mün hak getire. yazın nefisti. tadı damağımda kaldı. bu bloglar yeni yazarlar üretecek biline. sevgiler solist
YanıtlaSilAnneniz nur içinde yatsın. Doğal dokuyu bozmadan yapmayı niye beceremiyoruz biz ?
YanıtlaSilah be Lalecim,gece 2 de koymuşsun yazıyı,okudum...
YanıtlaSilçok sıkıldım be lale,insanlardan,olaylardan,herşeyden...
yazı geçmişi hatırlatıyor ama yazdığın gibi ne kaldı eskilerden...
bütün kavramların içini boşalttılar,yerine yoz kültürü bıraktılar...
bütün mahalleler aynıydı be lalecim...
hepimiz o kültürle yetiştik,ne olursak olalım...
şimdi de bizlere kelaynaklar gibi kaldınız diyorlar...
Annene Allahtan rahmet diliyorum arkadaşım,nurlar içinde yatsın...
Sevgili Lale,ben İstanbulu bilmem ama bir tutku olduğunu annem den bilirim.Daha dün İstanbul burnumda tütüyor diyordu...Annem İstanbullu Benim bildiğim kadarı ile tokmak tepede(eyüp sırtlarında yetişmiş)şimdi "anneciğim o bildiğin İstanbul değil sen hayalindeki gibi yaşat "desekte anladım çok özlemiş.Demekki bir tutku İstanbul.
YanıtlaSilSevgiler bende beklerim....
Kankiii!!!!
YanıtlaSilMerhaba
eski istanbul ne güzelmiş,
insnalar daha saygılı, samimi, güvenilir,
şimdi neden bir bozulma var
anlamak mümkün değil,
en yakınına bile güvenemez oldu insanlar,
umarım bizler insanlığımızı hiç kaybetmeyiz,
hep iyi insan olmanın yolunu buluruz
hayat akıp gidiyor, küçük güzellikler hatırlanıyor,
mutlu bir haftasonu diliyorum