Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

15 Temmuz 2009 Çarşamba

ORDU YOLCUSU KALMASIN

Mezuniyet balosunu yaptık, kepi havaya fırlattık. Cancan'ın ve Zuz'un doğum gününü de yaptık. E hadi bize müsade. İstikamet Ordu. Gamsegamse yapılan organizasyonlara dayanayıp, son dakikada karar verdi, bizimle geliyor.

Aşağıya resimler koydum, ben buralardayım yani:)))







Deniz işte ; böyle usulcacık sokulur şehrin içine.


Gece böyle ışıldar Ordu. Balkonda gece yarısı ederim, anlamam saatin kaç olduğunu.

Bu bank, yürüyüşten yorulduğum da, ya da birini beklediğimde oturmam için bekler beni hep.

Hiç böyle balıkçı barınağı gördünüz mü???
Evin karşısındaki yürüyüş parkuru. Sabahları çok kalabalık olur, hatta trafik tıkanır:)))



Çoook eski Ordu. Henüz kıyılar dolldurulmamış. Denizin ortasındaki evin, köşk haline yetiştim. Bu kadar ortada değildi ama, dalgalar eve çarpardı. Deniz doldurulunca ortada kaldı, sonra yıkılıp apartman yapıldı. Köşk Apartmanı.
Şimdilik Allahısmarladık.Fırsat buldukça oralardan yazmaya çalışırım .












12 Temmuz 2009 Pazar

bak şu adsızın yaptığına

Adsız dedi ki... sizin evde hiç kavga çıkmaz mı? tartışılmaz, kapı çarpılmaz mı?12 Temmuz 2009 Pazar 02:34

Eve yeni geldim ve yazıma yapılan bu yorumu okudum. İyi demiş güzel demiş. Adsız ama eminim sürekli okuyanlardan biri., Neyse orası bize lazım değil. Yorumu okuyunca haklı yav dedim, valla da sonuna kadar haklı, böyle ev mi olur. . Kapıları bi çarpasım geldi, aşağıdaki gök gürültüsü gibi esneyen adamın kapısına dayanasım geldi. Sabah işe giderken, yetişmek için merdivenlerden yüksek topuklu ayakkabısı ile apartmanı ayağa kaldıran genç kızı paylayasım geldi. Bi gün şu topukların kırılır inşalah diyesim geldi. Neden elbiselerini yatağımın üzerine koydun diye , birbirlerine kızan, bundan da ufak çapta bi tartışma çıkaran kızların üstüne gaz döküp , ortamı alevlendiresim geldi. Eve geç gelen kocaya , hadi şimdi neredeysen oraya git bakalım diyesim geldi. Üle böle de gaz vermek olur mu:)))). Delikanlı kadın gaza gelmez dedim, oturdum. Kendime bir fincan kahve aldım. Karnım tok diyen kocama , ay ne iyi ben de tokum, kızlarda yemek yeyip gelecek dedim. Yemekler yarına kaldı diye sevindim.

Şimdiiii, eve neden yeni geldim. Sabah kahvaltıdan sonra çıktım evden. Çünkü, eniştem yeniden hastaneye yattı, artık bu strese dayanamayan teyzem de karşı yatağına. Şimdi kar- koca hastanedeler. Eniştemin hastalığının üzerinden 8 ay geçmiş. Bu zaman zarfında tek ilerleme artık gözleri açık, biraz biraz tanıyor bizi, ya da bize öyle geliyor. Burnundan besleniyordu, şimdi karnından beslenme yolu açılacak. O zaman konuşması daha da düzelecekmiş ve enfeksiyonlara bu kadar açık olmayacakmış falan. Teyzem içinse yarın konsültasyon yapılacak. Kanındaki bazı değerler , doktorları kuşkuya düşürmüş.

Eh adsız bacı ya da adsız abi , bak bu olumsuzluklar neşeni yerine getirmiştir umarım. Bu her iki insan benim annem ve babam gibidir. Bir de günde bir kaç kez kaybettiğim Annem gelir aklıma, kalbim duracakmış gibi olur, gırtlağım sıkılıyormuş gibi olur. Her yerim sızlar.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Çok ama sıcak bir gündü yav. Klimanın dibinden ayrılamadım. Kayınvalidem, cehennemin kapısı açık kaldı herhalde derdi. Çoook esprili bir kadındı, nur içinde yatsın. Gamse'ye bir gün yaramazlık yapınca,''' kız sen kime benzedin böyle '' demiş. Gamse de O'na '' Annem ; yüzün aynı bana, huyun aynı Babannene benziyo ^^ diyo demiş. Yıllarca aramızda espri konusu oldu, ama böyle bir söz söyledim mi hatırlamıyorum valla. Hem pek güzel huyluydu , kayınvalidem, Allah için söylemek gerekirse.





Sabah Gamze ile yürüyüş yaptık, dönüşte kocamın hazırladığı kahvaltı masasını görünce pek bi sevindik ama, görünüşte hazırmış. Çay suyu kaynamış, ama çay demlenmemiş. Şekerlik masada fakat boş, bıçak konmamış. Tereyeğ var reçel yok, ama masa hazır mı hazır:))))



Öğleden sonra Onlara pizza yaptım. Akşam yemeğimiz vardı ama annemin usulu patlıcan kızartma yaptım. Şöle oluyor kendileri. Patlıcan ve biberi kızartıyorsunuz, bir kaba alıyorsunuz. Üzerine minik minik domates doğrayıp karıştırıyorsunuz sıcağıyla. Domates çiğ olacak hee. Sonra da sirkeli sarımsaklı bir sos hazırlayıp iyice ezer gibi karıştırın ki sebzeler iyice alsın sosu. Biz , Naziş hariç pek bi severiz.



^Dün Beyoğlundaydım. Sabah erken çıkıp püfür püfür bir rüzgarla gittim. Kuzilerimle simitli, beyaz peynirli, domatesli Türk usulu kahvaltı yaptık. Türk usulu dememin nedeni geçende bir yerde kahvaltıda Rus salatası bile vardı da.





Kısmetse ayın 15'nde yolcuyuz. Dayım , herkesi arayıp 16 temmuz da Ordu'da olacağımı, kahvaltıyı köyde yapmak istediğimi, o yüzden sabaha herkesin köye gitmek için hazır olmasını söylemiş. Yanıma bir kitap alıyorum, ancak okurum , belkide okuyamam bile. Anneler Mafyası'nı seçtim. Eğlenceli, hafifi bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu ara , Hayat Bir Kumsaldır'ı okuyorum. Filme de alınmış ve en iyi yaz kitabı seçilmiş. Sanıyorum çeviri ile ilgili benim çok hoşlandığım , okurken çok eğlendiğim söylenemez.



Size Kiralık Adam^dan söz etmişmiydim. Yazgülü Aldoğan'în ilk romanıymış. Bence şimdiye kadar yazmadığına iyi etmiş. Bu kitabı okuma nedenim Mine Kırık Kanat^tır.Kendisini çok beğenirim, tüm yazılarını okurum. Bu kitabı öyle bir anlatmıştı ki, hemen almalıyım, demiştim. Okuyup bitince eeeee dedim , n'oldu ya. Belki kitap yazamam tamam, ama iyi bir okurum ben, bu kitap çok kötüydü.



Yarın Cancan'ın doğum günü. Gamze çok güzel bir slayt gösterisi hazırladı. Bir yaşında koca bir herif oldu artık. Bizim sokağı , evi tanıyor. Merdivenlerden çıkarken çığlıklar atıyor. Biz Ordu'dan gelince Babannesi İngiltereye gidecek, o gelene kadar Cancan bize daha sık gelecek. Ağustos ayı çetin geçecek yani:)))



Bir gece yarısı yazısı daha son buluyor hadi iyi ve serin geceler.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Baştan söyleyeyim çook uykum var ve bu yazıda neler yazacağımı ben bile bilmiyorum. Başladık bir kere ne gele gele.

Pazar gününden başlayalım. Pazar günü gözümüzü Can'la açtık. Çünkü Berfu'nun şantiyeye gitmesi gerekiyordu.Zuz'un da pikniğe:))).Bazen de Zuz işe gider, Cancan pikniğe, onların tarzı bu:))) Cancan saat 10 gibi geldi bize. Oy öpüştük koklaştık, Naziş Ablası da Bodrum^dan dönmüştü. Yorgun olamasına rağmen O da ayakta karşıladı Cancan'ı. Saat 3 gibi Berfu işini bitirip geldi. Bir şeyler yapalım dedik, programcıbaşı ben dedim ki, uzaklaşmayalım , Beylerbeyi'ne gidelim. Gittik deniz kenarında oturduk. Her yer tıklım tıklımdı, ama en beğendiğimiz yerde oturanlar , bir anda kalktılar. hemen konuşlandık oraya. Bir şeyler yedik içtik. Çayları mükemmeldi, içtikçe içmişiz, hesap gelince çay sayısını görünce yuuh dedik :))). Beylerbeyi'ni bilmeyenler için söylüyorum. Polis Evinin yanından girin, çok güzel ağaçlık bir yoldan yürüyerek , deniz kıyısında çok güzel resteronların, cafelerin olduğu yere çıkıyorsunuz. Önünüz tekneler için küçük bir barınak. O gün ne var anlamadım, Hintli bir grup tekne ile gitti geldi, geldi gitti.
Sabah kahvaltısında annesine sorun çıkaran Cancan, yayla çornasını yaladı yuttu)) ve gezmeyi hak etti.




Bir kaç gündür hijyenik işler peşindeyim. Ev bir bir elden geçiyor. Her tatil öncesi yapıldığı gibi. Bu gün de banyo ile uğraştık. Dolapların yerini değiştirip sonra tekrar gerisin geri aynı yere koyduk. Eh biraz atraksiyon yapmış olduk. Dolapların altından çıkanları saysam şaşarsınız. Her gün temizlenen paklanan banyo, girdaplarda neler saklamış.


Banyo da ki iş bittiğinde ben de bitmiş ve acıkmıştım, . Neyse Naziş iki tane yengen tost yetiştirdi ama ne tostmuş hala acıkmadım :)))

Akşam koruya gittik, kocam ve Naziş ile. Çok güzel oldu. Korunun içinden yürüyerek ta Kuzguncuk'a kadar inip, korunun çıkışındaki köşkte oturduk. Hava serinlemişti. Tostlarla öyle bir doymuşuz ki, akşam yemeğini de orada yeriz dedik ama sadece çay içip döndük. İniş iyiydi ama çıkarken valla ağır vasıtalar gibi tısladım.
Saat dokuz gibi korudan döndük ve serildik. Yarın sabah erkenden Beyoğlu yolcusuyum. Ekiple , Ordu öncesi bir buluşma yapacağız. Bu yıl Onlar gelemiyor ne yazık ki, Eniştemin rahatsızlığı nedeniyle.
İstanbul artık iyice ısındı, yarın 34 derece olacakmış, yarın ki buluşmayı o nedenle istememiştim ama , al eline yelpazeyi, zaten denizden geliyosun dediler özrümü kabul etmediler. Geceleri salona kaçıp klimayı açıyorum, ya da pencere açık yatıyoruz. Hep derim ya hehehe yaz 15 gün olsa tatil yapsak sonra , bahar olsa. Nası iyi fikir dimiii.
Şimdilik bu kadar. İyi ve serin bir gece diliyorum.












4 Temmuz 2009 Cumartesi

Baştan , Gamsegamse için yaptığınız yorumlara ve tüm güzel dileklerinize teşekkür ederiz ailece.

Şimdi gelelim sadede, çoook yorgunum. Düğün evi halt etmişti yanımızda. Bir faaliyet bir faaliyet sorma gitsin. Günler öncesinden balonun hazırlıkları. Yüzlerce kıyafet denemeleri, son anda fikir değiştirmeler kuaförler falan derken Gamze^yi evden çıkardık. O çıktığında evi görmenizi isterdim. Araba aşağıda bekliyor, o hala bir şeyler peşinde.Aynı günün akşamı Nazlı'da Bodrum yolcusu, onun telaşı da bir yandan. Ben hadi bunlar oturup öyle eni konu masada yemek yemezler, ayakta atıştırabilecekleri bir şeylerde hazırlayayım diye mutfak da da koşturuyorum falan.Balo da çok eğlenmiş olarak geldi. Topuklu ayakkabı giyenler için tüyo, ayakkabısına yapıştırdığı silikon sayesinde , hiç ayakları yorulmadan tüm gece dans etmiş. Watson's larda satılıyor.

Kep töreni günü başka alem, cüppe içine giyilecek elbise yüz kez değişti belki, sonunda, bu benim ancak dedi ve kot giydi iyi mi????.

Neyse töreni de yaptık. Veliler de çok eğlendi tören de. Bir çok arkadaşının ailesiyle o gün tanıştık. En çok güldüğümüz; sürekli resim çektirdikleri kişinin , tek tek ve topluca , hatta sınıfca bile heheheh okulun yanındaki fotokopici olmasıydı. Meğer bunların sınıfı o kadar çok seviyormuş ki ders programları dört yıl boyunca , dükkanın camında asılı durmuş. Adamcağız son vazifesinide yapıp , kep törenine gelmişti. Hava da şansımıza nasıl güzeldi, püfür püfür rüzgarlı, şerbet gibi bir havaydı. Rektör yardımcısının bize sayın valiler diye hitap etmesine tüm davetliler güldü. Finallere üç hafta kala vefat den bir öğrenci için saygı duruşu yapılırken , ben gözyaşlarımı tautamadım. Tören bitince hep birlikte dans başladı. Aşena güne damgasını vurdu, artık bundan sonrası dans dans dedi, bizi gülmekten öldürdü.

Kep töreni sonrası , hep birlikte bize geldik. Akşam sekiz gibi falandı, akşam yemeğini bizde yedik gece 12 gibi dağıldık. Zuz biz de kaldı, ertesi gün de işe gitmedi zaten:))). Bütün gün evde bir oraya bir buraya yayıldık. Bu gün de toplantıları varmış Cancan geldi. Şimdi içerde uyumakta:)). Anlayacağınız , bizim ev de aksiyon bitmez.


15 temmuz kşamı karı-koca Ordu yolcusuyuz. Bu gün telefon açtım , kahvaltıyı köye hazırlayın dedim. En büyük zevkimdir. Bagajları eve bırakıp, kapı kapı teyzemleri toplayıp , hep birlikte köyde kahvaltı etmek. 100 yıllık kahyamız Halil Amca namı diğer Halla ga ve karısı da katılırlar oradan. Halla ga benim çocukluğumu , harmanda koşmamı falan anlatır Kocama bir taraftan. Bizim aileye katıldığında çocukmuş. Anneannem ve dedem evlatlarından ayırmamışlar. Şimdi torun torba sahibi ve yeri her zaman yanımızda baş köşe. Kahvaltıdan sonra da Annemi ziyaret eder , Ordu'ya geri döneriz.

Şimdilik benden bu kadar. Yarın ve pazartesi ev de yoğun bir temizlik var, hafta içi Beyoğlu ekibimleyim, hatta bir geceyide onlarla geçiricem. Sonra Cancan'ın doğum günü hazırlıkları var. 11 temmuz cumartesi günü bir yaşına girecek.

E hadi gittim ben kalın sağlıcakla.

3 Temmuz 2009 Cuma

Gamze kepi havaya fırlattı ve dansa başladı, gördüğünüz gibi.

Dört yıl boyunca bizim evin her tarafından fışkıran kızlar heheheheh. Neşe, Tuğçe, Aşena, ve Sibel. Birlikte tatiller yaptık, masalar hazırladık, sinemalara gittik, Ada turları yaptık. Zaten beni uzaktan görürmez Lale teyze buraya Eller havaya diye bağırmaya başladılar. Bunların dışında bu sınıfta böreğimi , kekimi yemeyen, kısırımın tadına bakmayan bir kişi bile yoktur Yani bir cüppe bir kep bende hak etmiştim.
Ailece biz, hepimizi bir bir tanıyorsunuz zaten ama Zuz'un yanındaki b resmini belki burada hiç görmediniz ama adını çok işittiğiniz Meral . Görümcemin kızıdır ve de kızlarımla meslektaşdır. Bu güne bu gün 10 yıllık öğretmen.
Zuz ve Gamsegamse. Kıyafetlerinin ne kadar uyduğunu resimde farkettim:)))


Tören sonunda , karı koca el sıkıştık, öpüştük, birbirimizi tebrik ettik. Bu defteri de dürdük , sıradaki gelsin dedik.

İşte bu kaa