Şamata uçakta başladı. Kuzen Ahmet ve Kızı Bahar ile birlikte yaptık yolculuğu. Ahmet beni korkutmak için aha aha kız tepe üstü gidiyo uçak, senin tarafındaki kanat çatlak mı Lale Abla diye yapmadığını bırakmadı. 😈 Ben de boşuna çabalama oğlum - ben, bi sepetin içinde açık havada, binlerce fit yükseklikte balonla uçtum da şimdi mi korkucam dedim :)
Ordu havaalanında bizi kuzen Evşen ve nişanlı adayı Serdar karşıladı. O zaman için henüz adaydı :) Eve gittiğimizde daha arabayı park ederken pencere üşüşenler, Lale ablaaa diye bağıranlar tarafından çoluk çombak karşılandık. Helal olsun kuzenlerime ki, teee Malatya'dan gelenler bile gecenin on birine kadar bizi yemeğe beklemişlerdi.
Yingem yingem yine Karadeniz'in tüm lezzetlerini döktü önümüze.Şu meloycan kavurmasına kırılan yumurta var ya ,efsanedir efsane... Kara lahana dolması, kaldirik, sakarca, turşu kavurması yumulduk hepsine...
Ertesi gün yani cuma günü free günümüzdü, çünkü ertesi günün akşamına nişanımız vardı. Sabaha yürüyüşle başladık. Ebru, Eşi Uğur ve Ecemnaz ile rıhtıma kadar yürüdük, Bulvar kafede sabah kahvelerimizi içtik ve kahvaltıya eve döndük.
Akşamları bu balkonda karşılanır da sabahları bu balkonda kahve içilmez mi? :)Bu da önümüzdeki park ve teleferik istasyonu manzarası.
Köyde harman yeri ...Karşınızda sekiz köşe kasketiyle dayım Semi Sipahioğlu.Köyde işimiz bitince
Öğleden sonra ise Ordu çarşılarına daldık, her tarafa yayıldık, gruplara ayrıldık ama en sonunda Ordu tostu yemek için toplaştık.
Ordu tostu, normal tostun iki üç misli büyüklüğünde, ekmeği özel bir ekmek, keza sucuğu da öyle... Sürme sucuk denilen bir sucuğu var, bıçakla iyice ezilip ekmeğin arasına sürülüyor ve mutlaka yanında Ufuk gazozu içilir.
Akşamları Nazlı'nın deyimiyle dünyanın en güzel manzaralı balkonunda oturduk, gülüştük Anneannemin bu balkondan bizi nasıl takip ettiğini hayal ettik.
Üçüncü gün sabahı erkenden uyandık , organizasyon şirketinden gelenlerle evi böyle süsledik....
Bu da kuzengillerle ,kadeşim Metin ve yeğenlerim Burcu ve Doğa ile nişan hatıramız. Darısı düğüne inşallah.
beraberimdekiler Ordu'ya döndüler. Çünkü; Ahmet akşama İstanbul'a dönecekti, ama ben bu kez başka bir kuzen grubumla yaylaya devam ettim. Mehmet beni köy yolundan aldı ve geçen kış mahsur kaldığımız Çambaşı yaylasını, bu kez baharda görmeye götürdü.Tüm yayla bu çiçeklerle kaplıydı. Geçen yıl da misafir olduğumuz Türkmen ailesinin evine misafir olduk yine... Tarladan yirmi dakika önce sökülüp közlenen patatesler, çok hoşuma giden bu mangal, kuzinede demlenen çay muhteşemdi. Biz, yani Mehmet'in eşi Hülya ve kızçesi Sudenur ile bir ara orada iki saat kadar uyuyup günlerin yorgunluğunu attık. Bize kızan, uyuyacaktınız niye yaylaya geldiniz diyen Mehmet' de sonra bizden çok uyudu :) Minnoş Bahar ise tüm yaylayı fethetti :)
Yaylada yer yer kar da vardı.
Gelelim son güne.
Sabah kalktığımızda artık kuzen olarak Evşen ile ikimiz kalmıştık evde. Yengemle teyzemin bu kahvaltı bırakılır da gidilir mi demesine aldırmadan evden çıktık. Evşen, seni kahvaltıya çok güzel bir yere götüreceğim dedi ve Padya Otele götürdü. Manzara safi Karadeniz, kahvaltı tam Karadeniz usulü biz Evşenimo ile sohbet muhabbet keyfini çıkardık sabahın.
E şimdi Boztepe'ye çıkmadan mı dönücen dedi Evşen ben de olur mu hiç desim ve teleferikle Boz Tepe'ye kahve içmeye çıktık. Bu Ordu seyehatinin son kahvesi de Boz Tepe Balkon cafede Ordu'ya baka baka içildi.
Biz kahve içerken yengem aradı, dayın sakarca gönderdi gelin yardım edin temizleyelim, hazırlayayım öyle götür dedi. Ama benim program bitmemişti daha teyzeme uğramam gerekiyordu. Kuzen Yüksel, gel gız ben seni yetiştiririm her yere dedi ve hoop teyzemi görme işini de hallettik ve nefes nefese eve geldim.
Efenim bu gördüğünüz ot, sakarca... Kıymalı ve bol soğanla kavrulup yumurtalısı yapılır. Mısır unu ile karıştırılıp tavada altlı üstlü kızartılıp sirke ve sarımsakla karıştırılıp muhteşem bişi yapılır :) Biz ailecek bayılırız.
Şimdi evdeyim, evcek birbirimizi çok özlemişiz. Ama yorgunluktan gözümü açamadım iki gün. Kocam, Avustralya'dan mı geldin, dedi. :)
İstanbul'dan Ahmet, Bahar, Oya...Malatya'dan Ebru, Uğur,Ecemnaz,Zeynep...Ankara'dan Hakan
Ordu'dan Metin, Burcu, Doğa,Ayşe, Mehmet, Güven, Hülya, Hürmet, Yüksel,Sinan, Aysuda, Evşen, Serdar
harika bir dört gündü , devamını beklerim. :)
Karadeniz... Herşeyiyle hırçın güzel Karadeniz... İnsanın böyle bir menleketi olması ne güzel, biz niye İstanbulluyuz kiii diyesim geldi :))))
YanıtlaSilBanumm valla nemleketim diye demiyorum, her şeyiyle muhteşem.
SilBanumm valla nemleketim diye demiyorum, her şeyiyle muhteşem.
Silİyi güzel anlattın, ağzımızın suyunu akıttın da, senin diet ne oldu bu arada? Yalan oldu değil mi? İyi ki yemiş içmişsin diyeceğim ama arkasından. Ben de tatilde, ''Aman bir daha mı gelecez dünyaya?'' diye diye götürdüm. Bu arada kitap kulübünün kitabına daha hiç başlamadım desem :(
YanıtlaSilValla Özlem bir kg ile yırttım ama ne yürüdüm anlatamam hatta bir gece bacağıma kramp girdi.
SilKitaba ben de başlamadım.Ay iki günde okuruz biz.
Oh oh oh kankim ben okurken yoruldum 😂😂
YanıtlaSilÇok tatlisin böyle kisa gidisler bile iyi geliyor memleket havası aldım sayende
Ünyeye de bir el sallamissindir üstünden geçerken di mi😘😘😘😘
Oh oh oh kankim ben okurken yoruldum 😂😂
YanıtlaSilÇok tatlisin böyle kisa gidisler bile iyi geliyor memleket havası aldım sayende
Ünyeye de bir el sallamissindir üstünden geçerken di mi😘😘😘😘
Ellerine güsel yüreğine sağlık ... ne güsel döktürmüşsün ... gerçekten bu kadar şeyi hangi yapmışız dedim... ama iyiki de yapmışız ... inşallah düğüne bir fasıl daha güle oynaya atlatırız ... teşekkür ederim herşey için güsel en büyük kuzim ...
YanıtlaSilBöyle memleket böyle aile üstüne böyle Lale daha ne olsun.
YanıtlaSil