Uuuu beybi ne çok olmuş yine yazmayalı :)
Dışarıda kar fırtınası var, göz gözü görmüyor,okullar da tatil bu demektir ki bizim evde bugün kısır partisi var :) Kızlar dün gece saat 10 da tatil haberi gelince dışarı çıktılar ve geç geldiler eve. Öyle de güzel uyumuştum ki ama kapının arkasındaki anahtarı almayı unutunca zili çalmak zorunda kaldılar...
Şimdi gelelim yazmadığım günlerde ne yaptım. Bir kere tam gaz okuyorum,kitap kulelerime aldırmadan kitap almaya devam ediyorum kiii Allah sonumu hayr etsin :) Saçında Gün Işığı/Jhumpa Lahiri çok güzeldi. Şimdi İza'nın Şarkısı/ Magda Szabo okuyorum...
Film stoklarım da baya bir yükseldi ama nedense bu ara bi zamansızlık var bende...Hala Oscar adaylarını izlemeyi tamamlayamadım mesela... Neyse ki bir kaç tanesini adaylıkları açıklanmadan çok önce izlemiştim. Bilirsiniz iyi film konusunda burnum acayip koku alır :)
Şimdi ben bu aralar bir çok şey yaptım ama ilk önce dünden söz etmek istiyorum.Dün ''Oyuncak Müzesinde Yasemin Sungur ile Kitap ile Sohbet''in konuğu Latife Tekin'di...Latife Tekin ile uzun uzun Sevgili Arsız Ölüm ve onunla başlayan ve devam eden yazma serüveni ve de Gümüşlük Akademi üzerine sohbet ettik. Uzun uzun cümlelerle konuşan bir kadın Latife Tekin o yüzden anlatmak istediği şeyde açıklanmayan bir şey kalmıyor.Bize İlhan Berk'den ''Gökyüzü Dörtlüsü'' şiirlerini okudu. İstanbul'un artık dişi bir şehir değil gökyüzüne uzan gökdelenleri ile artık erkek bir şehir olduğu izlenimi verdiğini söylediği tespitini, öğrencilik yıllarını, 20 yaşındayken ünlü oluşunu kendisini Mina Urganların, Cemal Süreyaların,İlhan Berklerin arasında buluşunu anlatı.Sevgili Arsız Ölümdeki parkın Beşiktaş'ta ki Abbas Ağa Parkı olması ise benim için sürprizdi... Karşılıklı sorular,cevaplar ,sohbet o kadar tadındaydı ki sohbet süresini aşıp imza kısmına zor geçtik. Ben elimde ilk baskı 30 yıllık kitabımın imzalanmasını sabırsızlıkla bekledim. Bibliyomanyaklarda da Sevgili Arsız Ölüm üzerine yazmış olduğumu söyleyince okumak istediğini söyleyip mail adresini verdi hemen... Siz de belki okumak isterseniz bi Tık edin anacım :)
İmza kısmı bitince Marmara Yelken Klüpte düzenlenen yemeğe geçtik. İşte bundan sonrası ayrı bir güzellikti.Buradaki sohbet ballı lokma tatlısıydı... Kahkahalar havada uçuştu, kadehler tokuşturuldu,sohbet nerelere gitti biz de şaştık..
.
Güzel gün güzel bitsin diye evren bana çalıştı dün...Eve dönüş için araba beklerken bir arabanın kapısı açıldı ve anneeee enneeee diye bir ses duydum. Bi baktım benim kızçeler,okuldan kar yüzünden erken çıkmışlar, hemen atladım tabi :)
Geçtiğimiz günler hastalıkla geçmişti biliyorsunuz neredeyse 10 gün kapı dışarı çıkamamıştım. Geçtiğimiz cuma günü salonda otururken kendi odasında olan Naziş'den mesaj geldi. Kadıköyde, yemek, hediye kitap, kahve,pasta teklif ediyorum dedi. Ayol siz bundan güzel teklif duydunuz mu ? :) Zaten 10 gündür evde bunal bunal bunalmışım... Çıktık tabi ki.
Önce gidip Happy Moon's da yemek yedik. Ben salatama yağ koymak isterken kendime bir şey olmadı ama daha önce kullanan birinin kapağını açık unutması yüzünden restoranın döşemesine evladiyelik bir hatıra bıraktım :(
Yemeğimizi yedik, biraz Bahariye'de alış veriş yaptık, sonra kitapçıları gezmek için aşağı yürüdük. Ben daha önce ama yüz yıl falan önce okuduğum ama kitaplığımda olmayan Lolita/Nabakow ve ismi çok ilgimi çeken ,içini karıştırınca aa benlik bir şeymiş bu deyip İzansız Mahalle/Mehmet Ünver aldım. Meğer Yitik Ülke Yayınlarından çıkan bu kitabı ilk ben almış ve paylaşmışım... O yüzden Yitik Ülke Yayınlarından twitter adresime bir mesaj gelip ev adresimi istediler hediye kitaplar göndermek için. Bir yayın evinin okuyucusuna böyle bir jest yapması daha önce hiç karşılaşmadığım bir şeydi çok mutlu oldum ne yalan söyleyeyim...
Kitaplarımı aldıktan sonra'' Kahve Dünyası''na oturduk, kahvelerimizi içerken Naziş facebook da benim kuzen Aliye'yi görmüş hadi ona gidelim dedi. Nası yani dedim Şişli'ye mi gidelim dedim ,heeeee nolcakki dedi. Ama akşam oldu dedim, olsunnn dedi. Aliye'yi aradık neredeyse göbek atacak hadi gelin gelin diye. Çaresiz gittik :) evi aradık planımızdan haberdar ettik bize belli olmaz kalırız bile dedik...
Gittik ki, diğer kuzenlerde gelmiş olduk tam 9 kişi. Aliye yemekleri hazırlamış, Hadiye eve gelirken nasılsa geç saatlere kadar otururuz diye pastaneyi çökertmiş... Yemeğimizi yedik, hiç televizyon falan açmadan aynı eski günlerdeki gibi isim şehir bitki hayvan oynadık... Gece o kadar geç yatmışız ki sabah zor uyandık. Ohh kebaptı valla kuzenlerim omlet neli olsun, portakal suyu içer misin diye sora dursun :) ben elimde ipadim oturdum keyif yaptım.
Hadi gideyim ben şimdi. Birazdan bizim ev ayaklanıp, omlet neli, portakal suyu sıktın mı diye sorarlar :)Kedi her zaman keşkek yemiyo anlayacağınız....
Bi yere bi nazar boncuğu koy vallaha nazar değiyor
YanıtlaSilkıs Çiğdem valla ya, anca gözüm açıldı bir aydır :)
SilEvde kaldığınız günlerin acısını ne güzel çıkarmışsınız.Tekrar geçmiş olsun...
YanıtlaSilGamze
SilGerçekten de öyle oldu...Teşekkür ederim.
Ne güzel olMuş hepsi de bayıldım bayıldım valla :)
YanıtlaSilÖzlemcim gerçekten de doyamadım inan...
SilLâlecim iyileşmene çok sevindim.
YanıtlaSilMehmet Ünver'in Kuzguncuk'u anlatan bir kitabı var ben de onu alıcam, eski bir kitap.
Serpilcim bu kitap da Kuzguncuk ve Çengelköy konulu... Gel bu kitabı al sen de...Çünkü Bibliyomanyaklar Mart ayı kitabı olmasına karar verdik...
Silkitap gerçekten çok iyi yalnız :)
YanıtlaSilSanırım ben de uzun zaman unutamayacağım...
Silharikasın yine lalem her zamanki gibi
YanıtlaSilböyle keyifli günlerinin çok olması dileğimle
sevgiler