Cumhuriyetimizin 90.yaşını da kutladık çok şükür. Bayrak yürüyüşlerine katılamadık malum, dokuz ayın çarşambasını bir araya getireceğiz ya illa ''Marmaray''ı da dün açtık... Üsküdar'da dün iğne atsan yere düşmezdi...E malum tüm devlet erkanı da buradaydı... Bizim evin önüne bile araba park etmişlerdi.E' madem öylebiz de havai fişek gösterisini yakından izleyelim bari diyerek Fethi Paşa Korusuna gittik,karı koca...Gamse Beylerbeyi'nden ,Naziş pencereden izlemeyi tercih etti... Koru kalabalıktı haliyle...Fişekler patladıkça,yanımda duran teyzem maşşallah maşşallahh çekti. Ben de paralarımız patır patır patlıyo dedim.Teyze; bakakaldı yüzüme.Azcık su koymasam olmaz tabi:))...Ama ne yalan söyleyeyim, yabancı ülkelerde olsa da televizyonda görsek, keşke orada olsak da izlesek diyebileceğimiz güzellikteydi.. Burnumun dibinde gerçekleşen bu olayı da böyle yakından izlememek bana yakışmazdı...Bu resmi çektim,yeter dedim. Resim çekeceğim diye o anın güzelliğini kaçıramazdım doğrusu...
Azcık film kitap konuşalım mı? Bu hafta iki yeni kitap aldım... Sevdiğim iki yazarın kitapları da olunca yüreğim bile pıt pıt etti inanın... Ama benim çok beklediğim bir şeye kavuşunca ,etrafında bi dönme hallerım vardır:)) . Kitapları alalı iki gün oldu ve henüz başlamadım iyi mi? Ama ''Daha'' ya bu akşam başlıyorum,artık.
Film izleme moduma kavuştum artık... Sabahlarıdır biliyorsunuz benim film izleme saatleri...Ya herkesler gitmişken ya da herkesler henüz uykudayken... Çayım,tostum,kahvem,yeşil çayım artık hangisi rast gelirse o eşlik eder... Bu saatlerim günün en sevdiğim saatleridir.Şimdi bi de iki tane yabancı dizim var... Biri Leylak Bacı'nın tavsiyesi,diğeri de konusu pek sempatik geldi ben takıldım...Ama ben yıllardır ''Downton Abbey'' beklermişim meğer... 'TRT'' nin siyah beyaz yıllarını bilenler ''Aşağıdakiler ve Yukarıdakiler'' dizisini hatırlayacaklardır. Ona benzeyen bir dizi...Üç günde beş bölüm izledim. Eski moda ilişkiler,çok keskin çizgilerle ayrılan sınıfsal farklılıklar ,Jane Austen romanlarındaki gibi bir hava...Hele Büyükannenin elektriği reddettiği bir sahne var bayıldım....Ay yoksa ben,teknolojiden mi kaçıyorum?)) Şimdiye kadar izlediğim bölümlerde evde patlayan en büyük skandalın kahramanı ise bir Türk hehhe... Orhan Pamuk göndermeli Kemal Pamuk...Her neyse ikinci dizim ise bu yüzyılda geçen bir hikaye...Hastanede karışan bebekler hikayesi ama çok farklı ve biraz da komedi biçiminde ele alınınca çok keyifli olmuş.
Bugün ise Uğur Yücel ve Beren Saat'in rol aldıkları '' Benim Dünyam'' filminin orjinali ''Black'' filmini izledim. Anam ağlamaktan gözüm çıktı... Önce orjinalini izleyip sonra Türk versiyonunu izleyecektim. Türk işini daha çok beğenenler var ,söyleyeyim... Filmin sözü; imkansız diye bir şey yoktur gibi bişi...
Artık bizim evde kış yemekleri başladı. Kuru fasulyeler,nohutlar,pırasa dolmaları.... Dün mesela pırasa dolması yaptım. Şimdi beni ilk kez okuyanlar; ayol pırasanın da dolması mı olurmuş diyebilirler. Ama burada sık sık tarfini yaptım. Site içi arama kutusuna bi pırasa dolması yazın bakim,kaç sayfa çıkacak karşınıza...
uzun uzadıya tarife gerek yok...Pırasayı, yedişer sekişer cm uzunlukta kesin ve hafif haşlayın.Normal biber dolması yapar gibi kıymalı,pirinçli dolma içi hazırlayın... Pırasaları boylamasına tek taraflı bıçakla çizin ve yaprak yaprak ayırın. Yalnız bir püf noktası var,çizgili kısımlar enine gelecek şekilde,iç malzemesi koyun ve yuvarlayın... Sonra sıcak su ve hafif salça ilavesiyle pişirin.
Bugün de anne usulü sütlaç pişirdim. Fene güzel oldu valla... Biz karı koca henüz ilıkken birer kase lüpledik bile...Tarif de aynen şöyle...
Anne usulü sütlaç
Asla ve kat'a pirinç unuymuş nişastaymış gibi üç kaatlara baş
vurulmadan:)) pirincin kendi nişastasını,ununu her neyi varsa işte sala
sala ,özleşe özleşe piştiği sütlaç... Yanılma payı yok, ustalığa hiç
gerek yok... Adım adım izleyin:))
1kg süt için...yarım su bardağı
pirinç,bir su bardağı şeker,yarım bardak su,bir fiske tuz... Pirinci
,önceden ıslatmakmış,pişirmekmiş yok...Bu
su zaten pirinç pişerken ki buharlaşma payı... Bizim süt halis muhlis
mandra sütüydü... Sabah beşte gelir,Fıstıkağacı'ndaki sütçüye...Aldın
aldın, alamadın alamadın...
Sütü pişirin,içine suyu ve pirinci koyun
pişme işlemine başlayın. Arada karıştırın,dibi tutabilir. Pirinç iyice
yumşayıp, kayanama sırasında artık pirinçler yoğun olarak görünmeye
başlayınca şekerini ilave edin. Şekerle pişmeye de yoğunlaşana kadar
devam edin. Şimdi zurnanın zırt dediği yerdeyiz... Eğer beş dakika önce
kapatırsanız tatlı pirinç çorbası, beş dakika sonra kapatırsanız da
tatlı ,sütlü bir pilavınız olur. İşte o aşamayı benim gibi tam zamanında
anlamanız gerek ehheheheheeh...
Ay süper bi tarfif oldu:)
Durun durun gitmeyin,az kaldı unutuyordum. Dün bir de acılı domates reçeli pişirdim. Evet hem acı hem reçel oluşu üstelik bir de işin içinde domates ve biber oluşu kulağa biraz tuhaf gelebilir ama yok böyle bir lezzet. Demedi demeyin , bir kilodan dahi olsa deneyin. Ben bir kg .dan yaptım ama pişman oldum ,fazla yapmadığıma...
Tarif ''Beste'nin Naneleri'' ne ait...Buraya bi TIK
Hiç pırasa dolması yemedim ama eminim lezzetli bir yemektir. Öyle de aç bir anımda okudum ki yazınızı :) ellerinize sağlık :)
YanıtlaSil"Faideli" yazılarını çok özlemişim:))
YanıtlaSil