Ben Burgaz'a vardığımda Bostancı ekibi beni bekliyordu. Önce Kahvaltı tabi...Ergün Pşastanesinde dillere destan bir kahvaltı ettik.Yolunuz düşerse o şahane menemeninden ve milföy pastadan yemezseniz küserim...Zaten Googleye Ergün pastanesi yazın, kıyamet gibi bu pastanın resimleri çıkıyor:) E kahvaltı sonrası çiseleyen yağmur altında bir yürüyüşü hak etmiştik...Vurduk Kalpazankaya yoluna...Bir tek Öğretmenevinde kahve molası verdik ama bir sohbete dalmışız,neredeyse yatıya kalıcaz orada.:) hadi hadi dedik ve Kalpazankaya yokuşuna kaldığımız yerden devam ettik....Bu atlar, sarı sarı hardal otları,şu minik salyangoz, yol boyunca sıralanan erik ve badem ağaçlarıyla,, erguvanlarıyla, mor salkımlarıyla, Burgaz Ada bizi çok güzel ağırladı.
Kalpazankaya'da oturduk, bira -patates muhteşem iklisiyle muhteşem manzara gömüldük.
Sonra yine aşağıya yürüdük,Ada sokaklarında dolaştık, yeniden çay,kahve molası verdik,karşımızda leğenlerin içinde tuttuğu balıkları satmaya çalışan balıkçının başından ayrılmayan,kedileri,kargaları,martıları izledik. O sırada balıkçının dalgınlığından faydalanan martı kocaman balığı leğenden kaptığı gibi pırrr, balıkçıya martı ,balığını kaptı dediğimizde-hep aynı martı dedi,hırsız martı...hep yapıyo...
Akşam yemeğimizi Öğretmen evinde yedik. Ben daha önceki gitmelerimizden, yemeklerini biliyorum o yüzden orada yemeyi teklif ettim. Garson; hocam ben size istavrit,mezgit tava yaptırayım deyince de tav olduk zaten. Sabah yağmurlu olan hava,akşam güneş açtı,ısındı hatta sabah kalhvaltımızı iç mekanda yapmıştık,akşam yemeğimizi dışarıda güneş gözlüğü takarak yedik.
Artık ayrılma zamanı geldiğinde ben Yine Kadıköy vapuruna binmek için onlardan ayrıldım ve bu kez oturacak yer bulup kitabımı okuya okuya yolculuk yaptım. Vapur penceresinden Fenerbahçe açıklarında olduğumuzu görünce toparlanıp, salondan çıktım ,çıkışta bekleyenlerin yanına geldim ki,birden çıktığım salon hurraaa boşaldı ve garip bir koku duyuldu, ben salondan çıkınca içerde biri biber gazı sıkmış. Bir kargaşa,Kabataş'a devam edecekler bile Kadıköy'de indiler. İndiğimde polis sireni falan vardı ama olayı yine de anlamadım.
Gördüğünüz gibi vişneli ve ballı pastanın ne resmini koydum ne sözünü ettim:)
Eve geldiğimde Survivor başlamış,benim tayfa karşısında yerlerini almıştı.
Sefanız olsun, lâkin ben hafiften kıskandım galiba bu ada sefasını :)
YanıtlaSilNe güzel gezmişsin/iz LAle abla. Ada sefası bu olsa gerek: )
YanıtlaSilHAvalar ısınsın biraz da çok istiyorum çocuklar için yokuşlarda yorulsunlar biraz: )
İyi ki sen çıktıktan sonra olmuş Lâle'm. Belki de birileri kendilerine oturacak yer açmak istemişir :)
YanıtlaSilÇok keyifliydi çok...Bizi havalar eklemez..
Yanlış yazılsa bile,"havalar etkilemez" diye okunur :)
YanıtlaSilBiz de dahil olalım dedik ama başka zamana artık :) atlara bayıldım. Öpüyorum çok!
YanıtlaSilpastaneyi not aldım, gidersek yeriz meşhur pastasından:)
YanıtlaSilOh ne güzel! Bizde kızımla havalar biraz düzelsin de Burgaz'a gidelim diyoruz.
YanıtlaSilOhhh sefan olsun. Adalardan sadece Büyük Ada'ya gitmiştim, Burgazı da görmüş gibi oldum.
YanıtlaSilO pastaya bittim bittimmmm. Evde yapabilir miyim acep çünkü buralarda hiç görmedim böyle pasta :)
Depresifcim
YanıtlaSilMilföt hamurlarının herbirini ikiye böl ve incelt, kabarmaması için bir kaç yerinden kürdanla del ve kıtır kıtır pişir. Sonra aralarına krema,vişne,ve çilekler koy,en üste de bol pudra şekeri...Sanırım benzer bir tat yakalayabilirsin. Krema biraz muhallebimsi bir tatda ve vanilya var içinde...alta bir hamur,krema ve meyva,üstüne bir hamur daha yine kremalı karışım en üste tekrar bir hamur ve pudara şekeri...Katman şekli böyleydi...
Denersen haber ver mutlaka:)
Lalecim teşekkür ederim. Detaylı tarifin oldukça faydalı olacak. Bu hafta sonu milföy pastadan yapacağım ve blogda paylaşacağım efenim :)
YanıtlaSil@Depresif, kremayı hazır pasta kremasıyla yapabilirsin, doktor ötker satıyor. kıps kıps
YanıtlaSil@Lale abla ya insan bi sorar ne olmuş ne olmuş diye. ben olacaktım o vapurda da biber gazı olayını çözmeden inecektik.....
Begüm insanlat panikledi sel gibi indik:))
YanıtlaSil