Bu sabah çok keyifli bir kahvaltı yaptım, çıtır simit ve beyaz peynir eşliğinde sonra da bi koşu yatak odalarını topladım, zıpladım çıktım evden. İstikamet önce Üsküdar iskelesi...Orada beni bekleyen Macera Kitabım Özlem ve onun arkadaşı ama artık benim de arkadaşım olan Rezzan Hanımla buluştuk...Hava hafiften uçuşa geçmişti ama ne gam, artık sonbahardan kışa doğru gidiyoruz, mevsim normalleri yani:)) Beşiktaş vapuruna bindik ve Beşiktaş'a vasıl olduk. Alkım kitapevi içindeki Kafka Kafe'de bu kez de Baykuş Gözüyle-Natali ve Annemahsustan blogcu-Ayşegül ile buluştuk. E işte bundan sonrası tufan:))
Kafka Kafe camından arzı endam eyleyen çantalarım ve Ayşegül'ün hediyesi kupam, bu yılın ilk Yılbaşı ağacı süsüm de yine Ayşegül^'den geldi...
İkinci katta oturduk.Güne karanfilli çaylarla başlayalım da gerisi gelir nasılsa dedik.Çaylar bir iki , sohbet derken , önümüze gelen atıştırmalıklardan atıştırırken acıktığımızı farkettik. Öğlen olmuş biz, sinemadır, kitaptır, seyehatlerdir konuşurken... Yemeği başka bir yerde yiyelim, kahveyi de Ayşegül^ün önerdiğiKaset Kafe'de içeriz dedik ve Beşiktaş çarşıya daldık. BKM'nin yakınlarına geldiğimizde ilk gördüğümüz şey uzun bir kuyruk oldu, aaa ne var burada derken Balkan Lokantası çıktı meydana... Vitrindeki yemeklerden gözümüzü alamadık ve hadi sıraya dedik. Sıra sokağa taşmış durumda yalnız, ama hemen ilerledi... Ama siz siz olun ne yiyeceğinize önceden karar verin, çünkü orada durayım da yemek seçeyim gibi bir şansınız çokça yok...Yemeklerin fiyatını söylesem gülersiniz. Toplam 10 liraya tıka basa doyar çıkarsınız. Macar kebabından, kadınbudu köfteye, her türlü zeytinyağlı yemeğe kadar acaip zenginlikte bir mönü var. Biz, mücver, kadınbudu köfte, beğendili patlıcan, semiz otu salata, ciğer, bulgur pilavı denedik ve çok beğendik.
E yemeği yedik, sıra geldi kahve içmeye...Ayşegül'ün önerisi ile gittiğimiz kafeyi de çok beğendik. Portakal likörü ve nane likörü içtik yanında...
Daha sonra meşhur 7-8 Hasan Paşa kurabiye fırınına uğradık. Burası odun ateşinde pişen , kurabiyeleri ile ünlüdür. Ben kahramanca davrandım ve almadım vallahi... Sadece Natali'nin alıp ikram ettiği un kurabiyelerinden yedim bir tane...İyi ki almamışım, dayanılır gibi değildi lezzeti...
Sonrası ayrılık vakti... Eve dönüş vakti...
Şimdi de Veda başladı onu izleme vakti:))
not: yazı başlığı, bugün Beşiktaş çarşıda olmamız nedeniyle ve de Beşiktaşlı olan kocama bir jest amacıyla öyle oldu:))
:)) Ne güzel duraklarınız olsun oh sefanız olsun
YanıtlaSilValla kıskançlıktan çatlamazsam iyidir:)
YanıtlaSilBen çatladım şahsen, hem de tam ortadan :)
YanıtlaSilBasligi gorunce mac yazisimi acaba dedim :))
YanıtlaSiloh ne guzel sefa yapmissiniz ;)
sondaki pasta firinina da bayildim, ne guzel kokuyordur orasi.
seviyorumben çarşıyı herşeye karşı olmasını =)...keyiflegeçen nice günler olsun diyorum..gamze şanslıkeata..nefis geçsin süper gelsin =)
YanıtlaSilöperimkocaman..
atalet
LALE ABLA YAZMAZSA ZATEN KESİN GEZMELERDEDİR.....
YanıtlaSilBEDNE EMEKLİ OLMAK İSTİYORUM AMA 2033 YILINDA OLUCAKMIŞIMMMM ÖMRÜM YETERSE
yine harika bir Lale günü olmuş
YanıtlaSilfotoğraflarla bezenmiş bir İstanbul çarşı yazısı
bayıldım
ne diyeyim kankim
iyiki geziyorsun
iyiki bloğun var
öptüm
Ohhh sefan olsun :) kurabiyelerde gözüm kaldı. Öperimmmm.
YanıtlaSilmerhaba lale,yazın yine çok güzeldi..keyifle okudum...bu kurabiye fırınının yerini tarif edermisin lütfen...bayıldım kurabiyelere:))) sevgiler (hülya)
YanıtlaSilHergün "Bugün Lale nerelerden seslenecek acaba?" diyerekten okuyorum blogunu. Ve her seferinde keyifle...
YanıtlaSilHülyacım,
YanıtlaSilBu fırın, Beşiktaş çarşısının içinde hemen... Kime sorsan gösterir...
SEVGİLER
İstanbul'un en özlediğim yeridir Beşiktaş. 8 sene yaşadım Çarşı'da. Çok severim çok. Beni oralara götürdünüz teşekkürler.
YanıtlaSilBizde her beşiktaş'a geçtiğimizde 7-8 Hasanpaşa Fırınına uğrar ve birşeyler alamadan duramayız.
YanıtlaSilNe güzel bir gün geçirmişsiniz Lale Abla, sohbetiniz bol olsun. :)