Bugün ilk etkinliği karı koca Üsküdarda ne kadar eskici varsa gezmekti:)) Derdimiz, benim kendime ait oda dediğim yerde bir türlü oturma düzeni sağlayamamış olmak ve kafamdaki bir şeyi aramak. Aradığım iki kişinin oturabileceği büyüklükte bir sedir ya da çok küçük iki pufumsu koltuk.Eskiden fiskos koltuğu derdik öyle. yeni modeller hayvani malesef. Bir tane bulduk ama adam sanırım sayı saymayı bilmiyodu.Neyse anladık ki bize oradan ekmek çıkmaz. Kütüphaneye yollandık. Ödünç kitapları teslim ettim ve dört yeni kitap aldım. Hepsi Babam için... tarihi kurgu seçtim hepsini de...Kütüphanede ki görevli evden çıkamayanlar için evlere kitap servisi yapmakla ilgili bir proje hazırlığı içinde olduklarını söyledi. Böyle durumu olanlar varsa haberi olsun. Kütüphaneden sonra sahilde biraz yürüyüp eve yollandık.Koca beni yolda ekmeye çalıştı ama beceremedi:)) Evde öğle yemeği yedik , klübe kaçtı.
Benim öğleden sonram; yeni kitabımla hasbıhal etmekle, arada sözü geçen müzik parçalarını dinlemekle, mutfakda sulu köfte pişirip, yayla çorbası karıştırırken, çay içerken dahi okumaya devam etmekle geçti.
Sabahları film izleme etkinliği çok yapamadım bu evde... Nedense çok erkende uyanamıyorum, yani yedi buçukda falan ancak kalkıyorum. Biliyorum bu saat bile çok kişi için erken sayılır ama bana gün yetersiz kalıyor o zaman.
Dün sabah çoktandır izlemek istediğim ama izleyemediğim Atlıkarıncayı izledim. Çok acıtan, konuşulamayan bir konuyu çok rahatsız etmeden vermeye çalışılmış çok da başarılı olmuşlar. Ama rahatsız olmamak mümkün değil tabi. Ensest konusu malesef çok ama çok acı ama var... Filmi izlemeyenler olabilir o yüzden fazla bir şey yazmıyorum. Mert Fırat'ı çok başarılı buldum. İçimden, geber dediğim de anladım başarısının dozunu...
Bu sabah da My Fair Lady'i izledim. Tüm zamanların en zarif kadını Audrey Hepburn oynadığı 1964 yapımı 8 Oscarlı film... Yeşilçam türlü versiyonlarını yaptı ve zevkle izledik hatırlayacaksınız. Basit bir çiçekçi kızdan sosyetik bir kadın yaratma projesi:))
Bu akşamın dizisi bizim ev için Muhteşem Yüzyıl. Gamse Valide Sultan bu gece ölüyor dedi...
haydi gittim ben.
Ay Laleeee, aynı şeyleri ben de arıyorum, hani ya sedir, ya iki pufuduk koltuk, anamla ikimize, yok anacım, eskiciler de uçmuş artık, her eskiyi antika diye fiyatlandırıp satmaya çalışıyorlar :((
YanıtlaSila BANU , adamı pataklayasım geldi... Sanırsınız Sultan Süleyman'ın tahtını satıyodu:))
YanıtlaSil:) my fair lady ne güzel film değil mi. atlıkarınca konusunda da haklısınız. ama izlemek de iyi işte. ben de geçen hafta yazmıştım bu filmi.
YanıtlaSil:)
Eskiciler bazen dediğin gibi ölçüyü kaçırıyorlar Lale abla:))biz de çok gezeriz, severiz eski şeyleri ama çoğu zaman fiyatlar uçuşta...
YanıtlaSilAtlı Karınca filmini sinemada zilemiştim gerçekten zor bir konuyu incelikle işlemişler, çok beğenmiştim.
Muhteşem yüzyılın hastasıyım sadece bu diziyi izliyorum,şimdi bitti:)))
Öptüm!
Atlı Karınca'yı izledikten sonra günlerce yerin dibinde gezmiştim. Mert Fırat müthiş oynamıştı ve ben de aynen senin gibi düşünmüştüm hakkında.
YanıtlaSilBen bu ara entellektüellikten gebereceğim. Her gece barda gönlüm hovarda" desem de inanma. "her gece tiyatro"
:)))
kankim eski sedirler antika oldu desene
YanıtlaSilumarım en kısa zamanda gönlüne göre bir tane bulursun
atlıkarıncayı ben izlemedim ama mert fıratın oyunculuğunu çok beğenirim hep cici rollerde izledim burada felaket bir babayı da muhteşem oynadığını duydum
içim götürürse bulup izleyeceğim
valide sultan öldü mü sonuna kadar izleyemedim akşam
sulyanı öldürmek romanı elimde olunca o daha ağır bastı kapadım tv yi
güzel günler diliyorum sana
Lâlecim, Küçükyalı'da Mektep caddessinde o kadar çok 2. el eşya satan dükkan var ki, fiyatları da makul, aklında olsun, bazen güzel şeyler bulunuyor.
YanıtlaSilKolay gelsin :)