Bu başlıktaki tarif bu günkü Ben oluyorum... Bu günkü program kardeş kardeşti... Günler öncesinden yapılmıştı...Kahvaltı sonrası çıktım... Çıktım ama çıkmadan önce kabak tatlısı pişirdim hey gidii...Hava derseniz limonata gibi...miss gibi...Üsküdara indik tık tık Motora bindim... bir hafif rüzgar var saçlarımı uçuşturuyor güneş tepede pırıl pırıl, çiçekçiler böcekçiler... renk renk kedi oyuncaklarını havalara fırlatıp tutan satıcılar...cızır cızır köfte kokuları hele o sucukçu^nun yaydığı koku, bi yanım deniz işte böyle bir güzergahtan yürüyüp, Kabataş oluyo burası:) Finükülere revan oldum...Bu ara İstanbul'u Koreliler bastı, Erenköy pazarında bile fırsat vermediler bana ... sahi ben perşembe günü Erenköy pazarındaydım da...Neyse uzatmayayım... Taksim -tramvay durağına vardığımda ; Zuz , kısa kollu t-Shirtlü, gözünde güneş gözlüğü oturmuş, atmış bacak bacak üstüne beni bekliyor... sanırsınız temmuz ayındayız... Benim üstümde kalın sayılmaz ama , ince bir pardesüm var... beni görür görmez ne o üstündeki çıkarsana diye bağırdı:)
Buluşma sonrası ilk iş aile fularcımıza gittik... Bu sözüm boşa değil, Ankarada oturan dayım bile buradan alır şapkasını beresini... Sonra kardeş kardeş alış veriş yaptık... Teyzemin yolunu tuttuk... Kuzen tayfasıda oradaydı... Teyzem'de yeğenleri için bir güzel masa hazırlamıştı daha doğrusu hazırlatmıştı... Gürcü yardımcıları Sira, enfes şeyler yapıyor yedik içtik bol bol
konuştuk... Teyzem bize 'hatıralarım' diyor, bu sözü beni bi acaip yapıyor her seferinde...
Akşam Zuz Taksim' de daha doğrusu Tüneldeki programı için o tarafa ben İtalyan yokuşundan aşağı Tophaneye doru yol aldım... İtalyan Yokuşundan aşağı inince , tam Tophane'ye açılan cadde üzerinde Züccaciye firmalarının showroomları vardır... Ben her seferinde vitrinlere yapışırım... bir kalem mal bile vermezler parakende... Bu dükkanlardan birinin vitrininde tombik mayolu bir kadın figürü var diye size daha önce sözünü etmiştim hatta... Gamse her görmede - Ane sen sen der hehehehhe...Bu kez açtım kapılarını dedim ki- ürünlerinizi parakende nerede bulabilirim saydı işte D&R, YKM falan filan... oralarda yok dedim... Şimdi hiç bir yerde yok ama üç hafta sonra uğrayın size söz ben size vericem dedi:)))
Bir de Erenköy Pazarı maceram var... Viskoncu İbo ile ilgili... Eşofmanları hoşuma gitti bakıyorum... bana diyor ki, bak abla bu şimdi şöle giy, altına spor ayakkabı giydin mi oldun sportif, şimdi de şöle giy, altına klasik ayakkabı giy oldun şık, nası ama... bak pazara geldin mi burası Migrosun arka sokağı , bulamadın sor ... Viskoncu İbo de... ben de bu çene var ya , bi 12 yıldır buradayım herkes tanır... Biz ayrıldık oradan ağzımızda Viskoncu İbo şağı Viskoncu İbo yukarı eve gelene kadar... eşofmanı da sattı bana ha , hemde pazarın en pahalı eşofmanını:)))
Sonunda Elif Şafak- Firarperest eve giriş yaptı Gamsegamse kanalıyla... Kendi öğrencileri içinde - Sor Bakalım Nasıl Çalışır - Profosör aklı çabuk Dr abuk subuk adlı eğlenirken öğreten bir kitap almış... İşte o kitabı seçerkende Annesi için de Firarperesti alıvermişş...
Bu akşamlık da bu kadar... Kızlar firari... Ben kitap okuyacağım Koca Maçda...Hadi size iyi akşamlar olsunnn... keyifli olsun...
not nazarlık ağrıyan dizim için konulmuştur... iki gündür iyide, maşşallahhh diyorum kendi kendime....
Üff ya tam kapatıyordum , anlatmadığım bi sürü şey geldi aklıma... motorda iki kadın oturdu karşıma, ikisi de oturur oturmaz kitaplarını açtılar... Birinin kitabını göremedim , diğeri Göklere Anlat diye kalınca bir kitap okuyordu ve yarılamıştı kitabı... Orhan Pamuk çok haklı , Türkiyede ki okuyucu profili kadın derken. Sonra motordan indim otobüs kuyruğunda bekleyen kız akşam karanlığında arabaların , sokak lambalarının , vitrinlerin ışıklarının aydınlattığı o ortamda evindeymişcesine rahat rahat kitabını okuyordu... Geçen hafta Naziş'le akşam kaçamağı yapmıştık hani Kadıköy'e ... Alkım Kitabevine doğru yürüyoruz,, karşımızdan bir genç kız geliyor, kitap okuyarak yürüye yürüye... Nasıl ya demişiz ikimizde... Nazlı dedi ki- bu kadar bırakılamayacak, sokakda yürürken bile okumaya çalışılacak kitap ne olabilir ki , aynen dedim valla aynen senin gibi düşünüyorum... Kamera şakası gibiydi...
Eve gelince hemen Göklere Anlat nasıl bir kitap diye baktım , şöyle bir tanıtım yazısı vardı...
Erica James'in duyarlı öyküsü, otların üzerindeki çiğin parlak tazeliği gibi... Baştan sona keyifle okunuyor.
-Sunday Express-
Komik, üzüntülü ve sinirlendiren ama elinizden bırakmadan okuyacağınız mükemmel bir başyapıt.
-Woman's Realm-
Okuyucular, duygusal ve iğneleyici bir üslubun karışımı olan bu enfes romana bayılacaklar. -Daily Mail-
Skandal, öfke, suçlamalar ve öç, hepsi Erica James'in bu sürükleyici romanında bir araya gelmiş. -Stirling Observer-
Çocukluğunda Lydia ve kız kardeşi, daha önce hiç tanımadıkları büyükannesiyle büyükbabasının yanına gönderilir. Bu, onlar için acımasız ve sevgisiz yeni bir dünyadır. Yaşadıkları Lydia'yı büyümeye zorlar. Lydia sırları saklamayı ve kimseye güvenmemeyi öğrenir. Suçluluk duygusu ve ıstırapla yaşamına devam eder.
Bir yetişkin olduğundaysa, güzel Venedik şehri Lydia'ya huzur, başarı ve hatta aşk sunar. Fakat bir yabancının yüzü onun, son yirmi sekiz yıldır kaçtığı geçmişine yolculuk yapmasına neden olu
Komik, üzüntülü ve sinirlendiren ama elinizden bırakmadan okuyacağınız mükemmel bir başyapıt.
-Woman's Realm-
Okuyucular, duygusal ve iğneleyici bir üslubun karışımı olan bu enfes romana bayılacaklar. -Daily Mail-
Skandal, öfke, suçlamalar ve öç, hepsi Erica James'in bu sürükleyici romanında bir araya gelmiş. -Stirling Observer-
Çocukluğunda Lydia ve kız kardeşi, daha önce hiç tanımadıkları büyükannesiyle büyükbabasının yanına gönderilir. Bu, onlar için acımasız ve sevgisiz yeni bir dünyadır. Yaşadıkları Lydia'yı büyümeye zorlar. Lydia sırları saklamayı ve kimseye güvenmemeyi öğrenir. Suçluluk duygusu ve ıstırapla yaşamına devam eder.
Bir yetişkin olduğundaysa, güzel Venedik şehri Lydia'ya huzur, başarı ve hatta aşk sunar. Fakat bir yabancının yüzü onun, son yirmi sekiz yıldır kaçtığı geçmişine yolculuk yapmasına neden olu
Tamam bitti gidiyorum zaten Leylak Dalıcımın tarifiyle aynen koridor yolluğu gibi bir yazı oldu...
İstanbul'u yaşanır kılan şey
YanıtlaSiltadını ala ala dolaşmak.
ah gençliğim dedirten cinsten yani:)kitap okuma konusunda cinsiyet ayrımı bizde diğer taraf kazanır,benimkiler şimdilik bol bol fotokopi:))
alttaki yazıyı da şimdi okuyabildim.Sadece şu yorumu yapabiliyorum:)))
Yaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!
çok sevgiler
İstanbul'da yaşıyorum diyebilen nadir insanlardansın.İstanbul'da yaşamak dört duvar içinde oturup havasını solumak değil.Sokakları arşınlamak,görülecek her yeri doya doya gezmek ,görmedik etkinlik bırakmamak demek.Ne mutlu sana Lale abla.sevgiler
YanıtlaSilAlkım'a giderken gördüğünüz o kız ben olabilir miyim diye düşündüm bir an:)) yok eminim o ben değildim ama yollarda o kadar çok o şekilde kitap okumuşluğum vardır ki bir an düşünmeden edemedim hehe:) işte bu nokta kitaplarla bağımın manyaklık derecesinde olduğunu arada sırada düşünmüyor değilim:)) harika, enfes, tadından yenmez bir gün olmuş... nazarlık için ben de tahtalara vuruyorum:) güzel bir haftasonu olsun:)
YanıtlaSilLale abla;
YanıtlaSilKabak tatlısı bende istiyorum :)
Canım çekti annemi arayayım da yapsın bana bari...
ben de sabah kalktım elma tatlısı yaptım sonra işe geldim. kendime bile şaştım. Oluyorum galiba ben :):)
YanıtlaSilbu hafta sonu hiç durmadan kitap okuyasım var.
yürürken okumayı hiç denemedim nasıl olur ki acaba?
kankimmmm
YanıtlaSilbu yolluk yazını çok sevdim ben enerjini yansıtıyor
okurken sanki senin sesinle dinliyorum tüm bunları
viskoncu sana o eşofmanı sattı ya daha 15 sene kalıcı orada bu çene ikna gücüyle
elif şafağın kitabını ben de merak ediyorum
otobüste metroda kitap okuyanları görüyorum ve ne okuduklarını acaip merak ediyorum ben de
bence de kadınlar daha çok okuyor
iyi haftasonları diliyorum sana
öpücüklerrrrrrrrrrr
Lale'cim kadınlar gerçekten sıkı okurlar bence de.
YanıtlaSilBen Firarperest'i bitirdim, Yeşil peri gEcesi'ne başladım.
Bakalım sen ne düşüneceksin Firarperest için?
Erenköy pazarındaki eşofmancıyı tanıyorum, zaten kim tanımıyor ki devamlı ve çok konuşuyor çünki. Her hafta olmasa da sıkça giderim ve belkide İst. en güzel pazarıdır Erenköy pazarı, yani Anadolu yakasının. Avrupa yakasının pazarlarını bilmem de.
YanıtlaSilVe çok doğru okuyucu cinsi kadın.
Sevgiler
gezi programınız her zamanki gibi kıskanılacak cinsten :)
YanıtlaSilBen yürüyüş bandında kitap okuyabiliyordum hem de 6km/saat hızda ama yolda yürürken denemem, birine bir yere çarparım neme lazım.