Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Kasım 2010 Çarşamba


Bu kadar büyük bu kadar düzenli değildi, kendiliğinden oluşmuş bir lavanta tarlasıydı... Bir tren yolunun kenarındaydı ve Halamın kızı ile biz her yaz tatilinde o lavanta tarlasında aynı bu küçük kız gibi koşardık...

Dün akşam haberlerde izlediğimiz, nereye kaçsak karşımıza çıkan kurban manzaralarını unuturuz belki...Canını kurtarmak için denizde beş mil yüzen boğa, Ankara sokaklarında 7 saat koşan boğa beni neredeyse ruhi bunalıma soktu...

Bayram deyince aklıma lavanta kokusu gelir...Lavanta kokulu çarşaflar, dikiş makinesinin üstünde duran - benim çok sonraları milyon parçaya ayırdığım kristal kolonya şişesi-İlle de kırmızı rugan ayakkabı...Bayram yazısı sonra şimdi lavanta tarlasında koşma zamanı...

not: resim bende görünüyordu ama sizde görünmüyormuş... yeniden düzenledim umarım artık görebiliyorsunuzdur, tamda Balkahve'nin tarif ettiği resmi:)

8 yorum:

  1. kankimmm
    o boğayla karşılaşırım veyahut da başka kanlı feci manzara ile karşılaşırım diye çıkmaya korktum sokağa
    2010 dayız hala bu manzaralar
    utanmalıyız insanlığımızdan

    tatlım ben lavanta kokulu resmi göremedim ama, kokusu geldi burnuma

    öptüm seni kızları your kocaya da çokk selamlar

    YanıtlaSil
  2. Az önce ben de bunu düşündüm bu bayram da gelenek bozulmadı.
    Ne yapsak ne etsek "Kurban İlkelliği" ni atamıyoruz üzerimizden.
    Bayram yazını ayrıca bekliyorum Lale'cim:)

    YanıtlaSil
  3. Burada resmi göremeyince
    gittim,hiç üşenmedim google bilgine
    lavanta tarlaları yazdım.

    sarı saçlı,mavi kareli elbisesi,pembe kırmızı çizmesiyle koşan tatlı kızı gördüm budur diye düşündüm...
    Benimde böyle papatya tarlasına dalmışlığım vardır ki rüyalarımın en vazgeçilmezlerindendir hÂla...
    tam da böyle bir şişemiz nazardan patlamıştı:)))
    sayende nerelere gittim...
    lavanta evim de bir kilodan fazla var heralde seviyorum eski çekmece içi muhafazalarımızı:))
    kimlerin kokusuna hasret gittik bugün:(
    kocaman sevgiyle....

    YanıtlaSil
  4. Onca kurban manzarasından sonra valla resim süper Lalecim içimiz açılsın dimi ben yüzen boğaya madalya takacaktım ama çoktan kavurma olmuştur garibim..arabamda da var lavanta kokusu ama eskidi kokusu kalmamış artık :)sana da geçmiş olsun canım,kardiş olduk şimdi ;)çook öptümmm.

    YanıtlaSil
  5. Offf, orda olmak ve mis gibi kokular arasında koşmak isterdim:)

    YanıtlaSil
  6. :)
    hadi bakalım, aykırı düşüncelerim var.
    ne halt edeceğim şimdi?
    :)söylesem bi türlü, sussam gönül razı değil.
    Şehirlere bu kadar insan tıklım tıkış doluşursa olacağı bu. kabahat ne bayramda ne de bu güzel vecibede..facebook iletilerine bakıyorum, insanlar bişeylere kızgın. neye? onu tam anlamak mümkün değil. et yenmesine olabilir, hayvan kesimine olabilir, bu işin daha estetik yapılabilecekken yapılmamasına olabilir. hepsiyle iligili ayrı düşüncelerim var. ama şu: durumu müsait olanlar emekleriyle, sahip oldukları imkanlarla kurban görevlerini yerine getirip bu imkana çok sahip olmayan insanlarla, gönül rızasıyla paylaştılar bunu. benim baktığım açı burası.:)
    Öperim Lalecim..lavanta kokusunu da çok severim.:)

    YanıtlaSil
  7. Bayramlar herkese ayrı şeyler düşündürür, benimki sadece eski bayramlara, kaybolan manevi değerlere olan özlem...
    Lavanta... En sevdiğim koku, çamaşır dolaplarımdan eksik olmayan tohumları, banyoma mis gibi kokularını yayan sabunları, şişesinden elime döküldüğünde beni hoş eden kolonyasıyla :)

    YanıtlaSil
  8. Bu fotoğraftaki lavantalar muhteşem düzenli olmasa da benzer bir tarlada koşmuş olmanız mı size bu pozitifliği ve enerjiyi veren acaba?
    Sevgiler,

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))