Dün geceden başladım ama dünü de anlatmalıyım. Dün , bu kez biz Cancan'a gittik. Gittiğimiz de uyuyordu. Uyanıp da bizi görünce nasıl şaşırdı nasıl sevindi anlatamam size... Köpekleri Ayran ile bize inanılmaz şovlar yaptı. Ayranın ağzına elini sokuyor her an onunla alt alta üst üste bazen ben hah şimdi ısıracak derken, Ayran efendi O'nun gibi kendini sevmemiz için ne şaklabanlıklar yapıyor.
Akşam üzeri Zuz'un da katılımıyla Kalamış Parkına gittik... İçinde çok güzel bir kafeteryası var.. ağaçlar altında... Cancan oranın en tanınmış siması, garsonlar bile ooo Can Bey gelmiş diye karşılıyorlar... O hiiç umurunda olmadan ayakkabılarını çıkarıp kah parka dalıyor, kah paaa deyip parayla çalışan arabaların tepesine çıkıyor... para bitti deyince de acıklı acıklı bittiii deyip razı oluyor kaderine... Akşam biz eve döndüğümüzde artık onun adı akşam değil geceydi:)))
Gelelim bu sabaha ; neyse bu gün biraz eski performansıma kavuştum, erken kalkıp çayımı yaptım ve hep kaçtığım bir filmi izledim... Kaçma sebebim ne kadar hüzünlü bir film olduğunu bilmemden ve öğrencilik dönemime rast gelen ; Türkiyenin kabus günleri... Film bol ödüllü '' SONBAHAR'' Filmi izlemeyenler varsa tavsiye ederim... Bazı filmler hiç beklentisiz izlenmeli... bazı kitapların da aynı duyguyla okunması gerektiği gibi... insana neler hissettireceği önceden kestirilemez... Filmde Çamlı Hemşin yaylaları ve Sonbahar baş rolde... Tabi hüzün de.Filmde ara ara konuşulan dil için ay nasıl Karadenizli bunlar biz de Karadenizliyiz hiç böyle bir dil duymadık yorumları yapan olmuştu filmi izleyince hatırladım... Duyamazsınız çünkü dili sadece Hemşinliler konuşur... Çocukluğumuzda bizim mahallede oturan bir kaç Hemşinli aile vardı aynen böyle konuşurlardı ve Ordu'nun en ünlü pastanesini işletirlerdi hala da işletirler ya... Konuşurlarken ağızlarının içine bakardım... Lazcayla falan ilgisi olmayan çok özel bir dildir bu... Bir de nasıl renkli , kazaklar çoraplar örerlerdi... fosforlu olurdu neredeyse renkleri... Ama o yaylaları görünce anladım o renklerin sırrını... Örgülere aktardıkları kendi renkleriymiş meğer...
Sonbaharın aldığı ödüller...
(15. Altın Koza Film Festivali)
- En İyi Film Ödülü: ‘Sonbahar’
- Jüri Özel Ödülü: ‘Sonbahar’ filminin yönetmeni Özcan Alper, görüntü yönetmeni Feza Çaldıran ve sanat yönetmeni Canan Çayır’a gitti.
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü: ‘Sonbahar’ filmindeki rolüyle Megi Kobaladze'ye verildi.
(3.Uluslararası Altın Kaz Film Festivali)
- Gümüş Kaz(İkincilik Ödülü)
- SİYAD En İyi Film Ödülü
(21. Premiers Plans d'Angers, Avrupa ilk filmer festivali)
- En iyi müzik ödülü
20. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (2009)
- En İyi Yönetmen Ödülü Özcan Alper
- En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü Feza Çaldıran,
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü Megi Kobaladze,
- En İyi Kurgu Ödülü Thomas Balkenhol
*****************************************************************************
Bu gün akşam üzeri kızlarla Capitol'e gittik ... tatil öncesi alışverişi için. Eve gelince ben kaç gündür yemek işinde kolaya kaçmanın verdiği vicdan azabıyla bir kabak kemane attırdım... şöle kuzu etli, sarımsaklı, bol yeşillikli falan yanına da Annemin usulu yalancı mantı yaptım. Bu yalancı mantı şu salyongoz şeklindeki makarnalar haşlanıp, bol domatesli ve kıymalı sosla karıştırılıp üstüne sarımsaklı yoğurt dökmekten ibarettir.
Bu akşamın planına gelince Kavak Yelleri yanında ekmek kadayıflı dondurma... sonra da kitap okuma.
Lalem Lalem, bugün 5 dene kitap aldım kendime övünmek gibi olmasın:))) Antalya'dan da bir tek senin "Macar"ı ve Birhan Keskin şiirlerini getirdim. Önce buradaki yığınları bir eriteyim diyorum, evdekileri dönünce okurum."Sonbahar" ı 2008 festival galasında izledim, Onur Saylak, Rus oyuncu kadın ve yönetmen de konuktu, bir söyleşi yapıldı sonrasında. İç ezici bir filmdi, ruhum isyan etti izlerken, gençliğime döndüm ve filmdeki rutubetten de çimlendim:))
YanıtlaSilÇok işim var çok, dizim perişan durumda. Eh çok gezersen böyle olur diyeceksin ama emin ol gezmekten ziyade düğünde kuzenimin eşine yardım etmekten yoruldum, ev triplex, günde 30 kere merdiven inip çıktım. Ne diyelim sağlık olsun, burada da iş çok, ağır ağır halledeceğim artık.
Bu nasıl yorumdur da, mektup gibi oldu, baki selam eder büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim, kestane kebap acele cevap:))
bu senin attırıvermelerine bayılıyorum:))))) sanki dondurucudan hazır yemeği mikrodalgaya atıyormuşsun gibi yazıyorsun ya:)))))))
YanıtlaSilşimdiden iyi tatiller:)))))
sevgilerimle
Kavak Yelleri :D Çok hoş bir yazı olmuş. Tebrik ederim. Yalancı mantı... Anneme bir denettirmek lazım :D
YanıtlaSilHalide'yi okuduktan sonra mor salkımlı evi de okumak isteyeceksin. Demedi deme :):)
YanıtlaSilöpüyorummmm
Halide'yi ben de merak ediyorum da bir türlü elim gidemedi kitaba Lale.
YanıtlaSilOkuduktan sonra da görüşlerini paylaş bizle olur mu?
İyi tatiller:)
Kitap ayracı seçtiğinizi biliyorduk da defteri bilmiyorduk. Aynen sisin gibi defter seçerim ben de, sakalrım bazen uzun zaman kıyamayıp kullanmaya, zamanı gelsin diye beklerim :)
YanıtlaSilCan'ın fotosunu gördük, çok sevimli maşallah.